Davanın konusu
Davacı tarafından; tarafına uygulanan orduevi ve sosyal tesislere giriş yasağının ve bu yasağın dayanağı olduğu iddia edilen 06/09/1961 tarih ve 10899 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin iptali istenilmiştir.
Ortada ilgiliye tebliğ edilmiş bir işlem yok
Emekli Tuğamiral olan davacı hakkında, basına, kamuoyunda “104 Amiral Bildirisi” olarak bilinen yazılı açıklamada bulunduğundan bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesi gereğince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmış ve davalı idare tarafından, davacının TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddenin 4. fıkrasının (ç) bendi kapsamında astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, komutanlarına karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak beyanda bulunduğu gerekçesiyle tesislere girişi 5 yıl süreyle yasaklandığına ilişkin bireysel işlem tesis edilmiş, ancak bu işlem davacıya tebliğ edilmemiştir.
Ortada tebligat olmayınca davalı yanlış mevzuata dava açmıştır
Ancak; dosyanın görüm ve çözümü için Dairemize gönderilmesine ilişkin kararından önce Danıştay Onuncu Daire Başkanlığı’nın 06/07/2021 tarih ve E:2021/3149 sayılı dosyasında verilen ara kararı ile uyuşmazlığın çözümünde gerekli görüldüğünden; davalı Milli Savunma Bakanlığından; orduevleri ve sosyal tesislere giriş yasağı hususunda, davacıya yönelik ya da genel olarak tesis edilen yazılı bir işlem olup olmadığının sorulması ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine davalı idare tarafından, emekli Tuğamiral olan davacının basına sair surette açıklamada bulunarak astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, komutanlarına karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak beyanda bulunduğu ve konuya ilişkin olarak hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesi gereğince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı tespit edildiğinden, davacının TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (ç) bendi kapsamında tesislere girişi 5 yıl süreyle yasaklandığına ilişkin 07/04/2021 tarihli bireysel işlemin tesis edildiği bildirilmiştir.
Dolayısıyla; davacının sosyal tesislerden faydalanmaması sonucunu doğuran yasaklama işleminin TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında tesis edilmediği, anılan Yönetmeliğin 664. maddesinin 4. fıkrasının (ç) bendi kapsamında tesis edildiği anlaşılmakta ise de; dayanak maddeyi de içeren işlemin davacıya tebliğ edilmediği ve belirtilen hususun, Danıştay 10. Dairesince verilen ara kararı sonucunda tespit edilebildiği açıktır.
T.C.
DANIŞTAY
ON İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2022/1775
Karar No: 2022/2602
DAVACI : .
VEKİLİ: Av. .
DAVALI : . Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ: Av. .
DAVANIN KONUSU:
Davacı tarafından; tarafına uygulanan orduevi ve sosyal tesislere giriş yasağının ve bu yasağın dayanağı olduğu iddia edilen 06/09/1961 tarih ve 10899 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin iptali istenilmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakimi .’nın açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
Emekli Tuğamiral olan davacı hakkında, basına, kamuoyunda “104 Amiral Bildirisi” olarak bilinen yazılı açıklamada bulunduğundan bahisle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesi gereğince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmış ve davalı idare tarafından, davacının TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddenin 4. fıkrasının (ç) bendi kapsamında astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, komutanlarına karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak beyanda bulunduğu gerekçesiyle tesislere girişi 5 yıl süreyle yasaklandığına ilişkin bireysel işlem tesis edilmiş, ancak bu işlem davacıya tebliğ edilmemiştir. Davacı tarafından, söz konusu işlemin ve dayanağı olduğu iddia edilen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde, idari davaların Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin, tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterileceği, dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin dava dilekçesine ekleneceği, dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı belirtilmiştir.
Öte yandan; 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesinin üçüncü fıkrasında, dava dilekçeleri üzerinde yapılacak ilk incelemede dilekçelerin 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden de inceleneceği; altıncı fıkrasında, dava dilekçesindeki eksikliklerin ilk incelemeden sonra tespiti halinde davanın her aşamasında 15. madde hükümlerinin uygulanacağı; 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, 3. maddeye uygun olmayan dava dilekçesinin otuz gün içinde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere reddedileceği; beşinci fıkrasında ise, dilekçenin reddedilmesi üzerine yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yargılama hukukunun temel ilkelerinden biri de talep ile bağlılıktır. Bu ilke uyarınca iptali istenilen idari işlemle sınırlı olarak mahkemelerce inceleme yapılması gerekmekte olup, talebin incelemeye elverişli olabilecek nitelikte açık, belirli ve somut olması gerektiği kuşkusuzdur.
Dosyanın incelenmesinden; davacı vekili tarafından sunulan 02/06/2021 havale tarihli dava dilekçesinde; davacının kamuoyunda, “104 Amiral Bildirisi” olarak bilinen yazılı bildirge nedeniyle, . Cumhuriyet Savcılığının . numaralı soruşturması çerçevesinde 05/04/2021 sabah saatlerinde gözaltına alındığı, bu soruşturma sonrasında, kendisine konu ile ilgili herhangi bir tebligat yapılmamasına rağmen, orduevi girişinde, tesislere giremeyeceğinin bildirildiği ve bu konuda hangi makama ait olduğu bildirilmeyen 5 Nisan tarihli bir evrak/emir olduğu söylendiği, konu incelendiğinde, TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca orduevi ve sosyal tesislere giriş yasağının getirildiği, ancak bu işlemin davacıya tebliğ edilmediği; ayrıca, Yönetmelikte 16 Ekim 2020 tarihinde; “İlgili mevzuat gereği açığa alınan, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek 30 iş gününden daha fazla süre ile geçici görevden uzaklaştırılan Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile aynı gerekçelerle görevden uzaklaştırılan Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişleri görevden uzak kaldıkları süre zarfında; emekli üyeler ile sosyal tesislerden yararlarıma hakkına sahip diğer kişilerden bu durumları nedeniyle soruşturma veya kovuşturma altında bulunanların orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişleri ise soruşturma veya kovuşturma süresince Milli Savunma Bakanlığınca geçici olarak yasaklanabilir” şeklinde değişiklik yapıldığı belirtilerek, orduevine giriş yasağına ilişkin işlemin ve bu işlemin dayanağı olduğu iddia edilen TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak; dosyanın görüm ve çözümü için Dairemize gönderilmesine ilişkin kararından önce Danıştay Onuncu Daire Başkanlığı’nın 06/07/2021 tarih ve E:2021/3149 sayılı dosyasında verilen ara kararı ile uyuşmazlığın çözümünde gerekli görüldüğünden; davalı Milli Savunma Bakanlığından; orduevleri ve sosyal tesislere giriş yasağı hususunda, davacıya yönelik ya da genel olarak tesis edilen yazılı bir işlem olup olmadığının sorulması ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine davalı idare tarafından, emekli Tuğamiral olan davacının basına sair surette açıklamada bulunarak astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, komutanlarına karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak beyanda bulunduğu ve konuya ilişkin olarak hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesi gereğince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı tespit edildiğinden, davacının TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (ç) bendi kapsamında tesislere girişi 5 yıl süreyle yasaklandığına ilişkin 07/04/2021 tarihli bireysel işlemin tesis edildiği bildirilmiştir.
Dolayısıyla; davacının sosyal tesislerden faydalanmaması sonucunu doğuran yasaklama işleminin TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin 664. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında tesis edilmediği, anılan Yönetmeliğin 664. maddesinin 4. fıkrasının (ç) bendi kapsamında tesis edildiği anlaşılmakta ise de; dayanak maddeyi de içeren işlemin davacıya tebliğ edilmediği ve belirtilen hususun, Danıştay 10. Dairesince verilen ara kararı sonucunda tespit edilebildiği açıktır.
Bu durumda; davacı tarafından, yukarıda belirtilen hususlar gözetilmek suretiyle ve 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun biçimde dava dilekçesinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin üçüncü fıkrası ve 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca, bu kararın tebliğinden itibaren 30 (otuz) gün içinde, 3. maddeye uygun şekilde ve belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden dava açılmak üzere DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE;
2. 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca yeni dilekçe düzenlenerek açılacak dava için ayrıca harç alınmamasına;
3. Yeniden verilen dilekçede de aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca davanın reddedileceği hususunun davacıya bildirilmesine;
4. Dava dilekçesinin yenilenmemesi halinde, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve peşin alınan yürütmeyi durdurma harcı ile posta gideri avansından artan tutarın davacıya iadesine, 17/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
No Comments