Yedikule Bostanları Koruma Girişimi Gönüllüsü ve Kültür Mirası Yönetimi Uzmanı Prof. Dr. Asu Aksoy, AA muhabirine, İstanbul kara surlarının 1600 yıllık tarihi bir savunma yapısı olduğunu ve bu savunma yapısının gelip yerleştiği alanların gerek su kaynakları gerekse yeşil ve tarımsal alanlar açısından hep çok bereketli olduğunu anlattı.
Böyle bir arazide kurulan surların, tarih boyunca tarımla iç içe olduğundan bahseden Aksoy, tarihi dokümanlara bakıldığında, 16. yüzyıldan, Osmanlı döneminden itibaren işlevini kaybetmeye başlayan hendeklerin de bostanlar haline getirildiğini, dolayısıyla kara surları ve bostanların iç içe geliştiği bir tarihin söz konusu olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Aksoy, Yedikule bostanlarının bugüne kadar gelmeyi başarabilmiş bir bostan varlığı olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
“Yedikule kapısından bugün Mevlevihane kapısına kadar, surun hem şehir kısmındaki alanlar hem hendek tarafı hem de iki sur arası dediğimiz peribolos, hep bostanlık alanlar olarak kullanılagelmiş. Yedikule Bostanları bugün hala ayakta kalmayı başarmış, sur içi, sur dışı ve surlar arası bostanlar. Bugün de hala çok tarihi bir değer hem de şehre çok yakın bir noktadan salata malzemesi, sebze üretilen alanlar. Burada bir de bostancılar var. Yani burayı işleyen Bostancılar, Bostancı aileleri ki o da çok eski bir gelenek.”
Yedikule Bostanlarını Koruma Girişiminin bünyesinde ziraat, botanik, kültür mirası koruması gibi çok farklı disiplinlerden insanları bir araya getirdiğini, girişimin gönüllüsü arkeobotanik uzmanlarının buradaki toprağın önemli olduğunu vurguladıklarını dile getiren Aksoy, buradaki bostanların ilginç bir sulama tekniğini, çok farklı ürünleri bir arada yetiştirebilme bilgisini bugüne taşıyan yerler olduğunu kaydetti.
– “Bostanları yerinden etmeden bu çalışmalar yapılmalı”
Yedikule bostanlarında oluştuğunu iddia ettikleri tahribata ilişkin konuşan Aksoy, “Belgradkapısı’ndan çıkıp surun üstünden Silivrikapı’ya doğru baktığınızda, iki sur arasındaki alanı tepeden görüyorsunuz. Bizim bir ay içinde gördüğümüz manzara; Belgradkapı civarında iki sur duvarı arasındaki peribolos alanındaki bostanların yerinden sökülmüş olduğuydu. Silivrikapı’ya doğru baktığımızda, burada iş makinalarıyla bir toprak düzenlemesi yapıldığını, toprağın ortada toplandığını, 9 bostanın bu alandan çıkarıldığını tespit ettik.” diye konuştu.
Prof. Dr. Asu Aksoy, İBB’nin kara surlarının restorasyon projesini 2021’de başlattığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Burası İBB’nin sorumluluğunda olan bir alan. Yedikule Kapısı ve Belgradkapı arasındaki burçlardan bazıları çökmekte diye, bunların düzeltilmesi, restore edilmesi, bakıma alınması için bu çalışmalar başlatıldı. Ardından Mevlevihane Kapısı’nda bir ziyaretçi merkezinin yapılması ve oraların ziyarete açılması gibi hem restorasyon projesi bir taraftan sürmekte bir taraftan da bu kara surlarını geziye, ziyaretçilere açmak gibi İBB’nin projesi var. Bu restorasyon projeleri tabii ki çok doğru, sevindirici gelişmeler. Fakat bostanları yerinden etmeden bu çalışmaların yapılmasını talep ediyoruz. Çünkü bostanlar kara surlarının tarihi değerinin ayrılmaz bir parçası. Dolayısıyla bostancıların tarım yapagelmiş olduğu o toprakları kazmak değil, bir şekilde o bostanları ve bostancıları orada tutarak bu restorasyon çalışmalarını yapmalarını talep ediyoruz.”
– “Bostanlar da tarihi miras muamelesi görmeli”
Prof. Dr. Asu Aksoy, bostanlık alanların korunması için girişim olarak taleplerini şöyle sıraladı:
“Bostancılarla restorasyon çalışması birlikte nasıl yapılabilir, bunu konuşmak için bir masa kurulmalı. Bunu çeşitli vesilelerle anlatmaya çalıştık. Bu yapılamayacak bir şey değil, tam tersine, bostanları ve surları birlikte korumak üzere bir çalışma başlatılmalı. Böyle bir çalışma eğer varsa o da hepimizin göreceği şekilde belki duyurulmalı. Talebimiz, bostanların da tarihi miras muamelesi görmesi ve bu bağlamda da bu restorasyon ve de ziyarete açma projesinin bostanları da bir miras olarak koruyacak şekilde yapılması, düzenlenmesi.”
No Comments