TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’te düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin partileri ittifaklarla seçime girmeyi zorunlu kıldığı dile getirilerek, bunun arzu edilen bir tablo olup olmadığına yönelik soru üzerine Şentop, hükümet sistemi değişikliklerinin birçok ülkede farklı şartlarda yapıldığını ve bir geçiş döneminin öngörüldüğünü ancak Türkiye’de bir gün parlamenter hükümet sisteminin tamamlanıp ertesi gün Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne başlandığını hatırlattı.
Sistemin bütün kurum ve kurallarıyla yerine oturabilmesi için biraz süreye ihtiyaç olduğunu belirten Şentop, aradan geçen 5 yıllık sürenin böyle bir dönem olduğunu söyledi.
Gelecek dönemde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin daha da yerli yerine oturacağını söyleyen Şentop, “Sistem üzerindeki değişiklik konuları, anayasal düzeyde tartışılabilir, konuşulabilir. Bence ona ihtiyaç olmadan da birçok konu çözülebilecek noktada.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yarı başkanlık mı yoksa tam başkanlık mı olarak tanımladığının sorulması üzerine Şentop, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başkanlık sistemidir, bunda bir tereddüt yok.” yanıtını verdi.
Başkanlık sisteminin daha çok bilinen modelinin ABD’deki model olduğunu belirten Şentop, “Farklı ülkelerde farklı başkanlık sistemi modelleri var. Onun için tek bir başkanlık sisteminden değil başkanlık sistemlerinden söz edilir.” diye konuştu.
Yasamanın ayrı, yürütmenin ayrı bir oyla belirlenmesi durumunda başkanlık sisteminden bahsedilebileceğini anlatan Şentop, “Vatandaşın yürütmeyi doğrudan seçmesi bağlamında başkanlık sistemi daha demokratik bir sistemdir.” dedi.
Şentop, kamuoyundaki tartışmalara bakıldığında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde anayasal düzeyde değişikliği gerektirecek bir husus olmadığını ifade etti.
Gelecek dönemde yasama çoğunluğu ile yürütmenin aynı ittifaktan olmaması durumunda sistemin nasıl işleyeceğine ilişkin soruya Şentop, “Bu tür hükümet sistemleri hazırlanırken farklı senaryolar dikkate alınarak düzenlemeler yapılır. Böyle bir şey olursa ki ben ihtimal vermiyorum sistemin iyi işleyeceği kanaatindeyim.” karşılığını verdi.
Seçim öncesi ittifakların, koalisyondan farklı bir şey olduğunu söyleyen Şentop, “Bu sistem, nasıl birtakım uzlaşmalar, ittifaklar meydana getirmişse daha sonraki süreçlerde de parlamento ve yürütme kompozisyonlarına göre işleyebilecek bir mekanizmayı ortaya koyar. Bunda bir tereddüdüm yok.” görüşünü paylaştı.
“Darbe” tartışması
Bir gazetecinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un 14 Mayıs seçimlerine ilişkin değerlendirmelerini hatırlatarak “Seçimle iktidar değişikliği olasılığı için ‘darbe girişimi’ ifadesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusuna Şentop, “Bahsettiğiniz arkadaşlarımız tecrübeli arkadaşlarımız. Bunların söylediği sözleri benim yorumlamam doğru değil. Seçim seçimdir, darbe ve müdahaleler müdahaledir.” yanıtını verdi.
Seçim kampanyaları kapsamındaki siyasi söylemlerin bütün taraflar bakımından değerlendirilmesi gerektiğini ancak öyle olmadığını söyleyen Şentop, herkesin yanında yer aldığı siyasinin sözlerini yumuşatarak, karşısındaki siyasilerin açıklamalarını abartarak değerlendirdiğini dile getirdi.
Türkiye dışında da birçok ülkenin siyasetçileri ve kurumlarının görüş belirttiğine işaret eden Şentop, “Bunun sebebi 20 yıldan uzun bir zamandır Türkiye’nin bilhassa uluslararası alanda kazanmış olduğu güç ve itibardır. Tam bağımsız karar alabilme yeteneğidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Seçimlere yönelik böyle bir kasıtla açıklama yapacağı kanaatinde değilim”
Bundan memnun olmayan bazı çevrelerin olduğunu dile getiren Şentop, “Böyle bir ortamda seçime giderken, seçim tartışmalarını sadece Türkiye’nin kendi iç politikasıyla ilgili değil, Türkiye’nin tam bağımsız, etkili, itibarlı duruşunu teyit ve takviye edici bir yönde mi gidilecek yoksa bazı uluslararası odakların yaptığı açıklamalar çerçevesinde Türkiye daha kolay ikna edilebilir, belli yola sevk edilebilir, yönetilebilir, yönlendirilebilir, kontrol edilebilir ülke haline mi gelecek tartışması bağlamına taşınması normaldir.” diye konuştu.
TBMM Başkanı Şentop, “Seçim sonuçlarına yönelik birtakım ithamlar veya tavsifler olarak değil de seçim kampanyası döneminde tarafların yapmış oldukları açıklamalar bağlamında değerlendirmek lazım. Ben hiçbir siyasetçinin, hiçbir hukukçunun seçimlere yönelik böyle bir kasıtla açıklama yapacağı kanaatinde değilim.” görüşünü paylaştı.
Son TBMM Yeni Yasama Yılı Resepsiyonu’nda yüksek yargı, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi ile yürütme temsilinin olmadığı dile getirilerek, o gün ne düşündüğü sorulan Şentop, “Uzun bir süre salgın dolayısıyla Meclis’te resepsiyonların ertelendiği, yapılmadığı bir dönemdi. Arkasından da resepsiyon gibi törenleri yapıp yapmama konusunda tereddüt yaşamıştık. Burada herhangi bir sorun görmüyorum. Son yasama yılı olması itibarıyla daha çok Meclis personeli arkadaşlarımızın katılacağı bir beklenti içindeydik. Burada bir sorun yok. TBMM’nin saygınlığına, kurumsal itibarına gölge düşürecek hiç kimse olamaz Türkiye’de. Böyle bir niyet içerisinde olan kimse de olamaz. Böyle bir niyet içerisinde olan da kendi itibarına zarar verir.” karşılığını verdi.
“HDP’nin de içinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıkladı. Bu desteği nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Şentop, “Seçimle ilgili her şey konuşulur, tartışılır ama hiçbir seçim galibiyeti tam bağımsız Türkiye idealinden önemli değil.” dedi.
Bölgede Rusya-Ukrayna savaşı gibi önemli gelişmelerin yaşandığını, Avrupa’nın içinde bulunduğu durumun ve Çin ile ilgili gelişmelerin hem dünya ekonomisi hem de uluslararası siyaset açısından önemli olduğunu beliren Şentop, bu durumun Türkiye’yi merkezi bir yere koyduğunu ifade etti.
“Dünyanın coğrafyası dikkate alındığında en önemli uluslararası akupunktur noktalarının Türkiye’de olduğunun ifade edildiğini” aktaran Şentop, “Hakikaten böyle. Bütün dünyanın sağlığı veya hastalığıyla ilgili kritik noktalar Türkiye üzerinde. Bu bakımdan Türkiye’nin pozisyonu ve tutumu çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Bunu anlamakta zorlanan birçok yerli ve yabancı siyasetçinin bulunduğunu dile getiren Şentop, dünyada ve bölgede olan biteni birbirinden kopuk olaylar olarak algılayan bir zihniyetin yer aldığını anlattı.
Türkiye’nin, yalnızca milli menfaatlerini esas alan ve tam bağımsız politikalar belirleyen yaklaşımının, dünyanın ve bölgenin geleceği bakımından önemli olduğuna dikkati çeken Şentop, “Etrafımızdaki gelişmeleri; Rusya-Ukrayna savaşı, Adalar denizi, Doğu Akdeniz, Suriye, Irak ve İran bağlamında Kafkasya’da yaşanan gelişmeleri topluca bilmek, değerlendirmek lazım.” şeklinde konuştu.
Terör örgütüyle mücadelenin önemli bir safhasına gelindiğini vurgulayan Şentop, şöyle devam etti:
“Türkiye artık terör örgütü mensuplarının bulunduğu her yerde onlara gerekli müdahaleyi yapabilir hale geldi. Bu anlamda savunma sanayi alanındaki gelişmelerin de kıymetini bilmemiz lazım. Türkiye’nin bu tam bağımsız politikalar izleyebilmesinin arkasında savunma sanayisi ve teknoloji alanındaki yerli ve milli hamlelerinin büyük payı var. Bugün Türkiye, terör örgütü mensuplarını kendilerine kucak açan ülkelerin görevlilerinin kucağındayken bile vurabilir, imha edebilir hale geldi. Bu, büyük bir başarı. Bütün milletimiz bunu gururla, iftiharla takip ediyor. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi kuşatmaya çalışan bir yapı var. Türkiye buradaki planı sınır ötesi harekatlarıyla bozdu. Beklenen şey şu: ‘Türkiye sınır ötesi harekatlar gerektiğinde teröre karşı ve teröriste karşı mücadele yapmamalı, mümkünse o bölgeyle ilgisini, ilişkisini kesmeli.’ ‘Ne işimiz var bizim sınır ötesinde?’ diyenler bilerek veya bilmeyerek bu plana yeşil ışık yakıyorlar. Bütün ittifakları, süreçleri bu bağlamda değerlendirmek lazım. Türkiye kuşatılmaya müsaade etmeyecek. Türkiye bilhassa güneyinde ve Suriye’de oluşturulmaya çalışılan senaryonun gerçekleşmesine müsaade etmemeli ve etmeyecek. 20 yıldır devam eden süreç, bir film şeridi gibi değerlendirilmeli. Türkiye’nin istikametinin, kararlılığın ne olduğu görülmeli. Bunu bozabilecek, değiştirebilecek bir sonuca milletimiz müsaade etmez. Bundan eminim.”
“Memleketi ankette değil sandıkta kazananlar yönetiyor”
Seçim sonuçlarına ilişkin soru üzerine Şentop, Anayasa ve İçtüzüğe göre Meclis Başkanı ve başkanvekilleri için sınırlama getirildiğini söyledi.
Anket şirketlerinin verileriyle dolaşanların olduğuna değinen Şentop, bu verilere itibar etmediğini, bu şirketlerin bir kısmının siyasi propaganda aracı olarak kullanıldığını söyledi.
Türkiye’de iki tür seçim başarısının olduğunu, bunun anketlerde seçim kazananlar ve sandıkta kazananlar olarak ikiye ayrıldığını ifade eden Şentop, “Memleketi ankette kazananlar değil sandıkta kazananlar yönetiyor. Seçime kalan süre kısaldıkça anketlerde kendi itibarını önemseyenler yavaş yavaş makul noktaya doğru gelmeye başlıyorlar. Türkiye’nin bir yürüyüşü var. Bu yürüyüşü bir film şeridi gibi düşündüğümüzde Türkiye bir istikamete doğru gidiyor. Milletimiz bu istikameti görmüş, desteklemiş, bugüne kadar getirmiş.” dedi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye idealinin ne olduğunun sorulması halinde buna “Teknofest, Mavi Vatan, Kızılelma, Kaan” olacağı cevabının verilebileceğini söyleyen Şentop, şunları kaydetti:
“Bu anlamda, uluslararası ilişkiler anlamında tam bağımsız, güçlü, yeniden büyük Türkiye ideali. Hayatı süresince de bunun için mücadele etti. Benim kanaatim, bu seçim demokratik olgunlukla gerçekleşecek. Seçim öncesi herkes konuşuyor. Nihayetinde bu olgunlukla milletimiz Türkiye’nin bu büyük yürüyüşüne destek olarak karar verecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın tereddütsüz ve net şekilde ilk turda kazanacağı kanaatindeyim. Bugünkü tablonun değişmeyeceğini düşünüyorum. Meclis, yasama ve yürütme bakımından değişmeyeceği kanaatindeyim.”
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, iki dönem görev yaptığını, elinden gelenin en iyisini yapmanın önemli olduğunu, kendisinin de bunu gerçekleştirdiğini düşündüğünü belirterek, “Geriye dönüp baktığımda bir eksiklik bırakmadığımı düşünüyorum.” dedi.
No Comments