İnşallah Wilders da Müslüman olur

Haberler Şub 04, 2023 No Comments

Müslüman olmadan önce, aşırı sağ milletvekili olduğu dönemde, meclis konuşmasında, “Kuran bir zehirdir” diyen, onu eleştirmek için kitap yazarken İslam ile şereflenen Hollandalı Joram van Klaveren, Kur’an-ı Kerim yakılması eylemlerine ilişkin Yeni Şafak’a konuştu. Joram van Klaveren, 2010-2017 yılları arasında aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) saflarında milletvekili olarak siyaset yapıyordu. İslam karşıtı bir kitap yazdığı sırada Kuran-ı Kerim’i ve Hz. Muhammed’in (S.A.V) hayatını okuyan van Klaveren, 2019 yılında Müslüman olma kararı aldı. Avrupa’da İslam’ın yanlış tanıtıldığını, bu yüzden İslam karşıtı görüşlerin taban bulduğunu kaydeden Hollandalı eski siyasetçi, Kuran yakma eyleminde Türkiye’nin doğru reaksiyon verdiğini kaydetti. İstifa etmeden önce, İslam karşıtı söylemleriyle tanınan parti lideri Geert Wilders’ın birinci adamı olarak PVV’de görev alan van Klaveren, “İnşallah Wilders’a da hidayet nasip olur ve Müslüman olur” dedi.

TÜRKİYE’NİN TEPKİSİ DOĞRUYDU

Batı’da medeniyetin gerilediğini görmekten üzüntü duyduğunu kaydeden Klaveren, “Dini kitapları yakmak her zaman çarpık ve şeytani bir eylem olarak görülmüştür. Çoğu zaman bu tür olaylar meydana geldiğinde, Batı’da ifade özgürlüğü argümanına sığınılır” dedi. Sekülerleşmenin Batı’da çoğu şeyi değiştirdiğini kaydeden 42 yaşındaki yazar, “Sekülerleşme önce Hristiyanlığa saldırdı ve zayıflattı. Hristiyanlık neredeyse yok olduğu için şimdi de İslam’a saldırmaya çalşıyorlar” dedi. Eylemin vandalca olduğunun altının çizen Klaveren, “Bence Türk hükümetinin tepkisi doğru ve yerindeydi” dedi.

ARTIK DEVLET İSLAMOFOBİSİ VAR

Kendi ülkesinde de İslam karşıtı bir hareketin olduğunu ve her geçen gün büyüdüğünü kaydeden Klaveren, “Hollanda’da düzinelerce İslami okul, yüzlerce cami var. Kurulu düzen aslında Müslümanlara çok sayıda olanak sunuyor. Ancak İslam karşıtı bir hareket de var. Ve büyüyor. Bu hareket kendini Müslüman kadınlara, camilere ve aynı zamanda Kur’an’a yönelik şiddet eylemleri ifade ediyor. Pegida isimli hareket de zamanında Kur’an yakmak istedi” dedi. Hükümetin de İslam karşıtlığını beslediğine işaret eden yazar, “Artık devlet İslamofobisi diye bir şey de var. Camilere bağış yapanları potansiyel dolandırıcı olarak gören hükümet, camilere yabancı kaynak sağlanmasını engellemek istiyor ama kilise ve sinangoglara karışmıyor. Helal yollardan hayvan kesimini yasaklamak isteyen PVV (Özgürlük Partisi) gibi siyasi yapılanmalar var. Bu siyasi partiler Müslümanlara ayrımcılık yapıyor ve İslamı yasaklamak istiyor” sözlerini kullandı.

BATI’DA ÖN YARGIYI MEDYA BESLEDİ

Avrupa genelinde İslam karşıtlığının yükseldiğine işaret eden Klaveren, “Batı’da çoğu insan, İslam hakkında pek bir şey bilmiyor. İnternette ve televizyonda gördüklerine inanıyorlar. Terörist saldırıların İslam ile iliştirilmesi, Batı’da ön yargı oluşturdu. Bunu besleyen de medya oldu” değerlendirmesinde bulundu. Bazı siyasi partilerin ve temsilcilerinin halkın İslam karşısındaki bilgisizliğini suistimal ettiğini vurgulayan Kleveren, “Osmanlı İmparatorluğu birçok ülkeyi fethetti. Bu nedenle tarihsel olarak Doğu’dan gelebilecek bir hakimiyetten korkuyorlar. Bunu da yanlış bir şekilde İslam ile özdeşleştiriyorlar” dedi.

DİN DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLENİYOR

Batı’daki aşırı sekülerleşmenin İslam karşıtlığının yükselişinde ciddi rol oynadığını kaydeden yazar, “Seküler toplumlarda insanlar Allah’tan kopuktur. Avrupa’da insanlar artık dini eğitim almıyor. Bu nedenle inananların endişelerini gerçekten anlamıyorlar. Din düşmanlığı böyle körükleniyor. Özellikle Müslümanlara karşı” sözlerini sarf etti. “Seküler-liberalizm hem toplumu hem de bireyi yavaş yavaş yok ediyor” diyen Klaveren, “Biz Müslümanlar olarak tebliğ yapmalı ve kalplere sadece İslam’ın verebileceği hakikati ve manevi tatmini göstermeliyiz. Batı’daki tüm gezgin ruhlara İslam’ı sunmalıyız. Kur’an’a göre de bu bizim görevimizdir” ifadelerini kullandı. Avrupalı gençlerin zor durumda olduğuna dikkat çeken Müslüman yazar, “Çünkü Allah’ı ve dini kaybetmişler. Kalplerindeki boşluğu doldurmak istiyorlar. Çoğunlukla bilinçsizce. Açığı uyuşturucuyla, aşırı milliyetçilikle ve sığ ideolojilerle kapamaya çalışıyorlar” dedi.

TÜRK OLSAM AB ÜYESİ OLMAK İSTEMEM

Avrupa Türkiye konusunda çok önyargılı olduğunu kaydeden eski siyasetçi, “Bugün Avrupa Birliği’nin çekirdeği Tanrı karşıtlığı üzerine. Buradaki birçok siyasetçinin tavrında bu tutum büyük rol oynuyor. Birkaç yıl önce Hollandalı bir AB Temsilcisi olan Frits Bolkestein, Türkiye’nin asla AB üyesi olmaması gerektiğini, Türkiye’nin üye olması halinde Avrupalıların Osmanlı İmparatorluğu’nu durdurduğu Viyana Savaşı’nın boşa gideceğini söyledi. Türk olsaydım, şahsen tutumları yüzünden artık AB üyesi olmak istemezdim. AB projesi giderek daha fazla din karşıtı ve özellikle İslam karşıtı bir çerçeveye büründü” değerlendirmesinde bulundu.

AİLEMLE TEHDİT ETTİLER

Kendisinin de ırkçı ve düşmanca tehditler aldığını kaydeden eski siyasetçi, “Kişisel olarak Müslüman olduğum için 2 binden fazla ölüm tehdidi aldım. Çocuklarımı öldürmek isteyenler, karıma tecavüz etmekle tehdit edenler vs. Çok aşırı tepkilerdi. Ama tabii ki, bir bakıma bu benim hatamdı. Geçmişte aşırılığı yaydım ve o aşırılık geri geldi. Ne ekersen onu biçersin. Ama elhamdülillah, gün geçtikçe kolaylaşıyor” sözlerini kullandı. Birçok sefer Türkiye’ye geldiğini kaydeden Klaveren, “Sultanahmet Camii’ni ilk gördüğümde gece vaktiydi ve şehre aşık oldum. O zamanlar hala PVV üyesiydim ve Müslüman olmamıştım. İstanbul’da İslam atmosferinin ne kadar güçlü olduğunu şahit olmanız için söylüyorum” dedi.

Muhammed Vefa Yürekli

No Comments

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir