Dava konusu olayda, bir devlet yükseköğretim kurumunda Araştırma Görevlisi olarak görev yapan davacının farklı üniversitelerde ve alanın dışında doktora yaptığının tespit edilmesi üzerine ilişiğinin kesilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi, 50-d statüsünde atanan araştırma görevlilerinin davalı idarenin takdir yetkisi kapsamında aldığı kararın hukuka uygun olduğuna karar vermiştir.
Danıştay Sekizinci Dairesi ise, 50-d statüsünde görev yapmakta olan araştırma görevlilerinin ilgili mevzuatta başka bir üniversitede kendi alanında veya başka bir alanda doktora yapmasını engelleyici bir hükmün yer almaması gerekçesiyle alınan kararı bozarak idarenin işlemini iptal etmiştir.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/140
Karar No : 2022/3452
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .
KARŞI TARAF (DAVALI) : . Üniversitesi
VEKİLİ : Av. .
İSTEMİN KONUSU : . Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin . gün ve E:., K:. sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: . Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Sayısal Yöntemler Anabilim Dalında araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan davacı tarafından, görev süresinin uzatılmamasına ilişkin olarak tesis edilen 08.11.2017 tarihli Rektörlük Olur işleminin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının idari işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararda; 50/d maddesi kapsamında araştırma görevlisi olarak atanan davacının, görevi gereği yapması gereken akademik faaliyetlere katılmadığının somut olarak ortaya konulduğu ve doktora eğitimini davalı üniversitede sürdüren davacının, 50/d maddesinin getiriliş amacına aykırı şekilde, farklı üniversitelerin alan dışı doktora programlarına kayıt yaptırdığı ve bu programlardaki derslere de devam etmediği görüldüğünden, davalı idarenin haiz olduğu takdir yetkisi uyarınca davacının görev süresinin uzatılmamasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine, dava konusu işlemin esasının irdelenmesinden hukuka uygun olarak tesis edildiği sonucuna ulaşıldığından, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi isteminin de reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: . Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, atama yenileme tarihinden daha sonra dava konusu işlemin tesis edilerek geçmişe etkili olarak uygulandığı, danışmanlık hizmeti vermediğine ilişkin yazılan dilekçeler üzerine açılan soruşturmada verilen uyarma cezasının kaldırıldığı, iki doktora programında aktif öğrenci olarak kayıtlı olduğu akademik çalışmalarını başarılı olarak yerine getirdiği, dava konusu işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının 2547 sayılı yasanın 50. maddesinin (d) bendi kapsamında öğrenci statüsünde olduğu ve ilgili mevzuat gereği öğrencisi olduğu anabilim dalı tarafından gerekli görülen bilimsel çalışmaları yapmadığı, çok farklı disiplinleri içeren eğitim bölümlerine öğrenci olarak kayıt yaptırdığı ve bu bölümlerde ders kaydı yaptırmadığı veya dersleri takip etmediği, yüksek lisans ve doktora eğitiminde tez, makale, bildiri gibi çalışmalarda bulunmadığı, dava konusu işlemin, hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ .ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden, . Üniversitesi İşletme Fakültesi Sayısal Yöntemler Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan davacının, davalı idarenin Anabilim Dalı Akamedik Kurulu’nun 31.07.2017 tarihli kararı ile görev süresinin dolacağı 01.09.2017 tarihinden itibaren görev süresinin uzatılmamasına ilişkin olarak görüş bildirildiği, davalı idarenin Fakülte Yönetim Kurulu’nca 15.08.2017 tarihinde alınan kararla; davacının görevinin gerektirdiği nitelikte herhangi bir akademik faaliyetinin bulunmadığı, başarısız bir yüksek lisans ve doktora öğrencisi olduğu gerekçesiyle sözleşmesinin yenilenmemesi yönündeki görüşün Rektörlüğe arzına karar verildiği görülmüş olup, 08.11.2017 tarihli Rektörlük Oluru ile davacının bağlı olduğu Anabilim Dalı Başkanlığı’nın izni olmaksızın farklı üniversitelerde doktora programına kayıt olduğu ve başarısız bir öğrenci olduğu gerekçesiyle görev süresinin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda 33. maddesinin (a) fıkrasında, “Araştırma görevlileri, yükseköğretim kurumlarında yapılan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcılarıdır. Bunlar ilgili anabilim veya anasanat dalı başkanlarının önerisi, Bölüm Başkanı, Dekan, enstitü, yüksekokul veya konservatuvar müdürünün olumlu görüşü üzerine rektörün onayı ile araştırma görevlisi kadrolarına en çok üç yıl süre ile atanırlar; atanma süresi sonunda görevleri kendiliğinden sona erer. Bunlar aynı usulle yeniden atanabilirler.”; 50. maddesinin (d) fıkrasında, “Lisans üstü öğretim yapan öğrenciler, kendilerine tahsis edilebilecek burslardan yararlanabilecekleri gibi, her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine de atanabilirler.” hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan kanunun öğretim elmanı yetiştirme başlıklı 35. maddesinde, öğretim elemanı yetiştirilmesi amacı ile üniversitelerin araştırma görevlisi kadroları, araştırma veya doktora çalışmaları yaptırmak üzere başka bir üniversiteye Yükseköğretim Kurulunca geçici olarak tahsis edilebileceği bu şekilde doktora veya tıpta uzmanlık payesi alanların bu eğitimin sonunda kadroları ile birlikte üniversitelerine dönecekleri öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan, idarenin takdir yetkisini kaldıracak şekilde yargı kararı verilemeyeceği kuralı, takdir yetkisine dayanılarak yapılan işlemlerin yargı denetimi dışında kalacağı anlamına gelmemektedir. Bu sebeple, idarenin takdir yetkisinin hukuka uygun kullanılıp kullanılmadığı, idari yargı mercilerince denetlenmektedir.
İdarelere takdir yetkisi tanınan hallerde idarenin bu konuda yargı kararı ile zorlanamayacağı, diğer bir ifadeyle idari işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceği, ancak bu takdir yetkisinin de mutlak olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu, takdire dayanan işlemlerin sebep ve maksat bakımından yargı denetimine bağlı bulunduğu hususu açık ise de, idarenin bu takdir yetkisinin denetiminde; görevin niteliği, hizmet alanı gibi şartların kamu yararı da gözetilerek değerlendirileceği tartışmasızdır.
Dava konusu bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, davacının danışmanlık görevini yürütmediğine ilişkin iddiaların mevcut olduğu dilekçelerin 2014 tarihli olduğu ve söz konusu iddiaların soruşturulması nihayetinde verilen disiplin cezasının Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’nün 04.09.2014 tarihli kararıyla kaldırıldığı, ayrıca ilgili mevzuatta araştırma görevlisi olarak görev yapanların başka bir üniversitede kendi alanında veya başka bir alanda doktora yapmasını engelleyici bir hükmün yer almadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacının başka Üniversitede başka alanda doktora eğitimi alıyor olmasının dava konusu işlemin sebep unsurunu oluşturamayacağı, davalı idare tarafından sunulan davacının başarısız olduğuna ilişkin iddiaların da somut dayanaklar sunularak net olarak ortaya konulamadığı hususları göz önüne alındığında dava konusu işlemin sebep unsurunun yeterli olmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddine ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. . Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin . gün ve E:., K:. sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan . TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın . Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 25/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
No Comments