İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Düzce depreminin yaşandığı 12 Kasım günü, saat 18.57’de ülke genelinde, “Çök, kapan ve tutun” tatbikatı yapılacağını, radyo ve televizyonlarda aynı anda tatbikat anonsu yayınlanacağını, HAY Sistemi üzerinden de tüm Türkiye’ye aynı anda SMS geleceğini bildirdi.
Soylu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Afet İletişim Çalıştayı”nda konuştu.
AFAD’ın, afet alanlarındaki koordinasyonun sağlanması için kurulduğunu belirten Soylu, afet alanında saha kontrolünün sağlanmasının ardından, bir lojistik merkezi belirlendiğini ve oradan bütün dağıtımların yapıldığını söyledi.
Afet alanlarında, Bakanlık ve ekiplerle koordineli çalışıldığını anlatan Soylu, afet bölgesinde dezenformasyon yapanların bulunduğunu aktardı. Soylu, “Adam gelmiş, ‘Burada Suriyelilere yardım yapılıyor.’ diyor. Birçok dezenformasyonu, yalanı ortaya koyabilecek işte Kemal Kılıçdaroğlu, Kızılay’ın çadırının önünde duruyor ve açıklamada bulunuyor, ‘Burada Kızılay çadırı görmedim’ diyor. Kamera, Kızılay çadırı, kendisi.” dedi.
Deprem anı, öncesi ve sonrası olarak çalışmaları ortaya koyduklarını aktaran Soylu, Türkiye afet müdahale planında en önemli bölümün arama kurtarma faaliyetleri olduğunu dile getirdi.
Bir depoya gelen malzemelerin nasıl istifleneceğini ve dağıtılacağını Elazığ’da gördüğünü ifade eden Soylu, “Türkiye’deki bu konuyu çok iyi yapan ve bu konuda bize de öğretilerde bulunan Deniz Feneri Derneği üniversitelerde ders verebilecek nitelikte bunu yapabilme kabiliyetine sahipler.” diye konuştu.
Lojistik grubuyla ilgili çalışıldığını, ardından beslenme grubuna destek yapılması gerektiğini tespit ettiklerine işaret eden İçişleri Bakanı Soylu, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Belediyeler Birliği iş birliğiyle mobil tırlar yaptırıldığını, bunların dünyanın her yerinde kullanıldığını vurguladı.
Soylu, “Baktık ki başka bir ihtiyacımız daha var, bir yerden yönetmek zorundayız. Bizim uyduya, özellikle insansız hava araçlarına aktarabilecek yapıya ihtiyacımız var bunları sağladık. Baktık ki bu yetmiyor, bizim aynı AFAD merkezindeki kubbe de olduğu gibi güvenlik acil durum merkezine ihtiyacımız var şu anda dünyanın birçok ülkesinin gelip hayranlıkla baktığı afetleri üçüncü gözle izleyebilecek bir güvenlik acil durum merkezimiz var. On binlerce yüzbinlerce kamerasıyla beraber.” dedi.
Deprem anında iletişimin kesilmesine karşı enkaz altındakilere ulaşmak için AFAD mobil uygulamasını oluşturduklarına dikkati çeken Soylu, bu uygulamayla noktasal olarak enkaz altındakilerin yerinin tespit edildiğini bildirdi.
-“Türkiye’ye aynı anda mesaj gelmiş olacak”
Süleyman Soylu, 1999 yılında Düzce depreminin yaşandığı, 12 Kasım günü, saat 18.57’de ülke genelinde deprem tatbikatı yapılacağını belirterek şöyle devam etti:
“Geçen yıl tüm okul ve üniversitelerde tatbikat yaptık. Bu yıl gene yapacağız ama 12 Kasım, saat 18.57’de bir tatbikatımız var, ‘Çök, kapan ve tutun’. Çok basit bir tatbikat. Bir deprem olduğu zaman birinci yapmamız gereken hareket, çökeceğiz bir sandalyenin ya da bir masanın yanına. Başımızı kapatıp depremin geçmesini bekleyeceğiz. Birinci hayat kurtaran harekettir. Bunun tatbikatını saat 18.57’de yapacağız. Radyolar, televizyonlar tatbikat anonsu geçecekler aynı anda. Otomatik olarak geçecek. Düğmeye basılacak ve sisteme otomatik atılacak tatbikat anonsu. HAY Sistemi üzerinden birkaç dakika tüm Türkiye’ye aynı anda mesaj gelmiş olacak.”
Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi Muhabere Sistemi (GAMUS) ile ilgili de konuşan İçişleri Bakanı Soylu, polis ve jandarma telsizlerinin aynı hat üzerinden iletişim kurmasını sağlayan sistemi savunma sanayine devrettiklerini aktardı. Soylu, “Hem kırsalda hem de şehirlerde bu iki telsizi, bir afet anında Türkiye’ye bir nükleer saldırı anında ve savaş anında birbiriyle konuşturabilecek alt yapıyı oluşturduk.” bilgisini verdi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, afet alanlarında yayılan yanlış bilgilerin, ekiplerin sahada çalışmasını engellediğini ve zorlaştırdığını dile getirerek şunları söyledi:
“Bozkurt’taydık. Diyor ki ‘Burada HES patladı’. Biz bu yalanı düzeltene kadar bu yalan her yere ulaşmış oluyor. Bir taraftan arama kurtarmayla uğraşıyorsunuz, bir taraftan insanların moralini düzeltemeye çalışıyorsunuz, bir taraftan koordinasyonu sağlayıp bütün lojistiği o bölgeye getirmeye çalışıyorsunuz. Gelecek planlaması yapıyorsunuz. Kendini bilmez bir milletvekili sadece siyaset olsun diye çıkıyor ‘HES patladı’ diyor. İnsanlar sizin sorumsuzlukla yaptırdığınız bir yapının, ortaya koyduğu hasar yüzünden maliyetle karşı karşıya kaldığını, canını kaybettiğini düşünerek sizin sahadaki çalışmanızı engelleyecek tavırlar ortaya koyabilir. Tam tahrik ve dezenformasyon ile devletin çalışmasını engelleyecek bir tutumla karşı karşıyasınız. Bir taraftan televizyonların karşısına çıkıyor ve diyoruz ki ‘Bu yalandır’ bununla uğraşana kadar orada bize katkıda bulunsa oradaki insanlara daha kolay yardımcı olabilmekte bize destek sağlayacak. “
– “İletişim yönetimi zorlu ve hassas bir süreç”
AFAD Başkanı Yunus Sezer de son dönemde ülkede yaşanan afetler sonrasında çıkarılan derslerle Türkiye’de afet müdahale planında önemli değişiklikler ve geliştirmeler yapıldığını anlattı. Sezer, ” Bu süreçte şunu görme fırsatımız oldu. İletişim yönetimi en az afet yönetimi kadar zorlu ve hassas bir süreç. Afetlerde iletişim, anlama, anlaşılma, doğru bilgiyi doğru zamanda vermek hayati bir öneme sahip. İletişim böylesine zorlu bir süreç iken günümüzde web 2.0 ile hayatımıza giren yeni medya ya da diğer bir deyişle sosyal medya, bu süreci daha da girift hale getirdi.” dedi.
Sezer, geleneksel medyanın aksine iki yönlü iletişime olanak veren sosyal medya ağlarının bir yandan doğrudan erişim, hızlı geri bildirim, hızlı örgütlenme ve dayanışma ağları oluşturabildiğini ancak içeriğin kontrolsüzlüğü, dezenformasyon ve manipülasyonu da beraberinde getirdiğini ifade etti.
Afetlerle yalnızca sahada ve enkazda mücadele etmediklerini söyleyen AFAD Başkanı Yunus Sezer, aynı zamanda medyada yer alan dezenformasyon ve manipülasyon ile mücadele etmek durumunda kaldıklarını kaydetti.
çişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından gündeme getirdiği iddialara ilişkin, “Bu işi bırakmayacağız. Öyle iftira, yalan atmakla Türkiye’de siyaset yapmanın devrinin geçtiğini Kılıçdaroğlu örneği olarak göstereceğiz.” dedi.
Soylu, İletişim Başkanlığı ile AFAD tarafından ortaklaşa düzenlenen “Afet İletişim Çalıştayı”nın ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Afet zamanlarında doğru bilginin vatandaşlarla buluşmasının afet yönetiminin en önemli parçası olduğunu ifade eden Soylu, çalıştayda iletişimci, medya uzmanı, gazeteci ve muhabirlerin yer aldığını belirtti.
En önemli afetin yanlış bilgi olduğunu kaydeden Soylu, bu konunun hem halk hem kamu yönetimi hem de afet yönetimi açısından önemine işaret etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını eleştiren Bakan Soylu, şunları kaydetti:
“Anayasal bir kurum olan ana muhalefet partisi genel başkanı, her gün Türkiye’yi yalanlar ve dezenformatik bilgilerle karartmaya, insanımızın gönlünü karartmaya çalışmaktadır. Meclis’te çıktı, ‘Bu Meclis’te 100’ü aşkın ByLock’çu milletvekili var’ dedi. ‘Tek kişi yoktur, bu yalandır’ dedik o günkü Meclis için. Çıktı, Külliye’ye giden bir CHP’liden bahsetti, yalandı, ismini de telaffuz edemedi. Tutuklu gazetecilerle ilgili bir liste yayınladı. Listenin aslında bir terörist listesi olduğu apaçık ortadaydı. En son Yargıtayın, 2 gazeteciyle ilgili teröristlik bağını çok net bir şekilde ortaya koyduğu bir süreç. Aynı zamanda daha önce Mersin’deki yaşanan olay söz konusu. Bir tek cümle söylemedi. Yıllardan beri siyaseti yalan üzerine ortaya koymuş bir ana muhalefet partisi genel başkanı ile karşı karşıyayız.”
– Bazı CHP’lilerin Yalova’daki mahkeme heyetine tepkisi
Türkiye’de 1960 darbesinin yaşandığını, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Poltakan’ın idam edildiğini anımsatan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ailelerinden kaç kişi mahkeme bastı? Bu ülkede, Recep Tayyip Erdoğan’a, Demirel’e, Ecevit’e siyasi yasak kondu, Özal’a yapılmadık kalmadı. Hatta Demirel, Özal Anayasa Mahkemelerinden hep şikayet ettiler ama bunların her biri, bir siyasetçinin veya devlet adamının söyleyebileceği düzeyde kaldı, itiraz düzeyinde, topluma bilgi verme düzeyinde kaldı. Bunlar Yalova’da mahkeme bastılar, hakime hakaret ettiler ve tabloyu hep beraber net bir şekilde görebilme fırsatı sundular.”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP’li bazı belediyelere teröristlerin yerleştirildiğini savunarak, “Bütün bunları örtmek için maalesef acaba ben kendi tabanımı, kitlemi bu yalanlarla başka bir noktaya çekebilir miyim endişesi içerisinde. Bu, ayıptır, bu, ana muhalefet partisi genel başkanına, anayasal kurumun temsilcisine yakışmaz.” dedi.
– Uyuşturucu ile mücadele
“Neymiş, Türkiye cari açığını uyuşturucu ticareti ile kapatmaya çalışıyormuş.” diyen Bakan Soylu, Türkiye haritasıyla şırınganın yan yana olduğu yabancı dergilerin dünyada yayınlandığını dile getirdi.
Özal, Erbakan, Menderes ve Tansu Çiller’in bundan nasibi aldığını, nasibini almayan kimsenin kalmadığını, bunun uluslararası istihbarat oyunu olduğunu söyleyen Soylu, şöyle devam etti:
“Ana muhalefet partisi başkanı bu istihbarat oyununa düşmektedir. Bunu, bilerek ve isteyerek yapmaktadır, gündem değiştirmek istemektedir. Problemi ne? Türkiye Yüzyılı, Türkiye’nin yeni arabası, Türkiye’nin olumlu ve başarılı giden gündemini acaba ben nasıl akamete uğratırım. Neymiş, Türkiye uyuşturucu ticareti yapıyormuş. Nasıl yapıyormuş Türkiye uyuşturucu ticaretini? Bir gramını, bir lirasını ifade edin Allah rızası için.”
– “Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarını gerçekleştirdik”
Bakan Süleyman Soylu, Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da uyuşturucuya bağlı ölümlerin sayısının 941 olduğunu, ilgili birimler FETÖ’den arındırıldıktan sonra bu sayının 271’e düştüğünü bildirdi.
Soylu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu 2021 rakamı. Bu yıl yaklaşık yüzde 25 daha aşağısında gidiyor. Türkiye’de uyuşturucuya bağlı ölümler 970’den neredeyse 2006-2007’li yıllara geldi nüfus artmasına rağmen. Türkiye’nin uyuşturucusunun yüzde 20’si doğuda, yüzde 80’i batıda yakalanıyordu. Şimdi uyuşturucunun 4’te 3’ü sınırlarından girdiği Ağrı, Van ve Hakkari’de yakalanıyor. Yüzde 75 demektir ancak yüzde 25’i geliyor. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de uyuşturucu satıcılığından içerde yatan kişi sayısı 35-36 bindi. Yargı, mahkemeler her beraber kamu el ele vererek bu sayı bugün 117 bin. Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarını gerçekleştirdik eroinde. Yaklaşık 30’a yakın ülke ile 60’ın üzerinde yabancı operasyon gerçekleştirdik. Sahil güvenliğimiz dahi uyuşturucu mücadelesi ortaya koymaktadır.”
-“Bakın bakalım okulların önlerinde uyuşturucu satan var mı?”
İçişleri Bakanı Soylu, son dönemde, Yeşilayın ve Sağlık Bakanlığının rehabilitasyon merkezlerinin sayısının arttığını aktardı.
Okulların önünde uyuşturucu satanlara yönelik sözleriyle dalga geçildiğini ifade eden Soylu, “Bakın bakalım okulların önlerinde uyuşturucu satan var mı? Yakaladığımız zaman tüm uyuşturucu satanlar ve uyuşturucu kullananlarla anket yaparız. Bütün bunlar değerlendirilir ve buna göre politikalar ortaya koyarız.” diye konuştu.
Sadece uyuşturucuda, yaklaşık 1000’e yakın organize suç örgütünün çökertildiğini vurgulayan Soylu, “Şehit olan evlatlarımıza, askerimize, polisimize, sahil güvenliğimize, gece gündüz çalışan narkotik polislerimize, jandarmalarımıza ayıptır.” dedi.
-“Sokağa düşmüş, Allah kurtarsın…”
Türkiye’nin narkoteröre karşı önemli bir mücadele yürüttüğünü vurgulayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şöyle konuştu:
“Sen, PKK ile kol kola gir, MLKP savunuculuğu yap, onun adamlarını, PKK’nın adamlarını belediyene yerleştir, DHKP-C’linin savunuculuğunu yap, normal gazetecilik işi yapanları zan altında bırak teröristleri koruyacağım diye, ondan sonra dön Türkiye’ye ‘uyuşturucu ticaretinden açığını kapatıyorsun’ diye iftira et. Allah’tan korkusu yok, kuldan utanması yok anlıyoruz. Bu konuda emeğini ortaya koyan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı olarak suç duyurusunda bulunduk, tazminat davası açacağız. Bu işi bırakmayacağız. Öyle iftira, yalan atmakla Türkiye’de siyaset yapmanın devrinin geçtiğini Kılıçdaroğlu örneği olarak göstereceğiz. Buna şu denir, beni bağışlayın, bu kadar çok pespaye bir duruma, sokağa düşmüşlük denir. Sokağa düşmüş, Allah kurtarsın.”
– Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretine ilişkin ifadeleriyle ne mesaj vermek istediğinin sorulması üzerine Soylu, şunları söyledi:
“Kendisine zamanında sordum, cevap veremedi. Veremez. Fetullah Gülen’le görüşmedim dediği görüşmeyi yapıp yapmadığının tanıkları var. ‘Ben ona geçmiş olsun dileğinde bulunmadım’ diye yalan söyledi ya bunun tanıkları var. Nerede, ne zaman, hangi saatte ve kiminle. Dedim ki bir diş muayenehanesinde sen kiminle bir araya geldin? O tarihte, 15 Temmuz 2016 darbesinden önce sen acaba darbenin mottosu olan cümleyi orada kullandın mı kullanmadın mı? Burada FETÖ’cülerle görüştün mü görüşmedin mi? Bu diş muayenehanesinde yeni bir yol haritası çizdin mi çizmedin mi? Amerika’da büyükelçiler konusunda bir şey söyleyebildiler mi? Kendi partilisini büyükelçilere gönderdi. Altılı masanın ortaya koyduğu deklarasyonu redakte ettirdi. Yarın öbür gün bunun ses kaydı ortaya çıkarsa, bir vatansever bunun ses kaydını mahkemeye gönderirse ne olur? Yukardan aşağıya Kemal Kılıçdaroğlu yalan ve suç makinesidir. Ama Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türk Emniyet Teşkilatına, Türk Jandarma Teşkilatına attığı bu uyuşturucu ticareti suçu karşılıksız kalmayacaktır.”
Kılıçdaroğlu’nun kendi başarısızlığını, kendi içinde karşı karşıya kaldığı çaresizliği gölgelemek için yine bir yalana ve iftiraya başvurduğunu söyleyen Soylu, “Peşini bırakmayacağız, yanına bırakmayacağız, yakasını bırakmayacağız.” diye konuştu.
No Comments