2021 YKS Kontenjan Kılavuzuna açılan dava sonuçlandı

Haberler Kas 15, 2022 No Comments

İptal edilmesi istenilen kısım

2021 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer alan; İstanbul Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde açılan 4 yıl öğretim süreli Çocuk Gelişimi bölümü için 1500+38, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde açılan 4 yıl öğretim süreli Çocuk Gelişimi bölümü için ise 1600+40 kişilik kontenjan ayrılmasına ilişkin işlem.

Davacı: Ciddi istihdam sorunlarına yol açacak

Davacı tarafından, örgün eğitim veren çocuk gelişimi bölümlerinde yalnızca teorik dersler verilmediği, farklı yaş gruplarındaki ve farklı özelliklerdeki çocuklarla yüz yüze etkileşimde bulunulduğu, yine destek programları hazırlayıp uygulayabilmelerine olanak sağlayan çok sayıda uygulamalı dersin de okutulduğu, açıköğretim fakültelerinde ise uygulamalı dersler ile vaka analizi çalışmaları bulunmadığı gibi teorik derslerin dahi yüz yüze yapılmadığı, örgün eğitim mezunları işsizlik ile mücadele ederken açıköğretim fakültesinden mezun olanlarla birlikte daha ciddi istihdam sorunlarının yaşanacağı, ayrıca örgün eğitimde lisans öğrencisi olarak eğitim gören öğrenciler çok daha fazla emek ve mesai harcayarak mezun olmalarına rağmen açıköğretim fakültesinden mezun olanlarla aynı diplomaya sahip olacakları ve aynı alanlarda istihdam edilecekleri, bu durumun da eşitlik ilkesine aykırı olduğu, açıköğretim fakültelerinde eğitim veren öğretim elemanlarının sayısının da yetersiz olduğu, ileri sürülmektedir.

İdarenin savunması kabul gördü

01/07/2017 tarih ve 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7033 sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 18. maddesiyle 2547 sayılı Kanun’a eklenen Ek 36. madde uyarınca; yükseköğretim alanındaki istihdam odaklı politikaların oluşturulması ve geliştirilmesi ile buna bağlı yeni açılacak eğitim programları ve kontenjanların planlanmasına yönelik süreçlerde görüş ve öneride bulunmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanı başkanlığında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinden oluşan Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulunun kurulduğu ve ilgili yılların yükseköğretim programlarının kontenjanlarının planlanmasının Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulunun görüşünü de alarak yapıldığı, dava konusu düzenlemede yer alan İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programı ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programının örgün eğitim müfredatının sağladığı yetkinlik ve kazanımlardan taviz vermeden teknolojik imkanların da yoğun bir şekilde kullanılması suretiyle eşdeğerde bir eğitim olanağı sunduğunun savunulmuştur.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2022/577

Karar No: 2022/886

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .Derneği

VEKİLİ : Av. .

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- . Başkanlığı

VEKİLİ: Av. .

2- . Başkanlığı

VEKİLİ: Av. .

İSTEMİN KONUSU:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/12/2021 tarih ve E:2021/5315, K:2021/6532 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Yükseköğretim Genel Kurulunun 26/05/2021 tarihli kararıyla yayımlanması ve uygulanması kabul edilen 2021 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer alan; İstanbul Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde açılan 4 yıl öğretim süreli Çocuk Gelişimi bölümü için 1500+38, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde açılan 4 yıl öğretim süreli Çocuk Gelişimi bölümü için ise 1600+40 kişilik kontenjan ayrılmasına ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay Sekizinci Dairesinin 21/12/2021 tarih ve E:2021/5315, K:2021/6532 sayılı kararıyla;

Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyip;

Anayasa’nın 131. maddesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 6, 7, 12, 43 ve 45. maddeleri ile 6114 sayılı Ölçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 7. maddesine yer verilerek;

İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programının ilk kez 2018 YKS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer aldığı, 2018 Kılavuzu’nda anılan bölüm için 3000 genel kontenjan ve 75 okul birincisi kontenjanı, 2019 Kılavuzu’nda 1500 genel kontenjan ve 38 okul birincisi kontenjanı, dava konusu 2020 Kılavuzu’nda ise 1400 genel kontenjan ve 35 okul birincisi kontenjanı ayrıldığı; Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programının ise ilk kez 2020 Kılavuzu’nda yer aldığı ve anılan bölüme 1500 genel kontenjan ve 38 okul birincisi kontenjanı ayrıldığı;

Ayrıca davalı idarece; 01/07/2017 tarih ve 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7033 sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 18. maddesiyle 2547 sayılı Kanun’a eklenen Ek 36. madde uyarınca; yükseköğretim alanındaki istihdam odaklı politikaların oluşturulması ve geliştirilmesi ile buna bağlı yeni açılacak eğitim programları ve kontenjanların planlanmasına yönelik süreçlerde görüş ve öneride bulunmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanı başkanlığında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği üyelerinden oluşan Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulunun kurulduğu ve ilgili yılların yükseköğretim programlarının kontenjanlarının planlanmasının Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulunun görüşünü de alarak yapıldığı, dava konusu düzenlemede yer alan İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programı ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programının örgün eğitim müfredatının sağladığı yetkinlik ve kazanımlardan taviz vermeden teknolojik imkanların da yoğun bir şekilde kullanılması suretiyle eşdeğerde bir eğitim olanağı sunduğunun savunulduğu;

Yukarıda belirtilen hususların birlikte değerlendirilmesi neticesinde, yükseköğretim ile ilgili sınav ve yerleştirme işlemlerinin imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yapılacağı, yine YÖK’ün yükseköğretim kurumlarının 2547 sayılı Kanun’da belirtilen amaç, hedef ve ilkeler doğrultusunda kurulması, geliştirilmesi, eğitim-öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve bu doğrultuda üniversitelerin her eğitim-öğretim programına kabul edeceği öğrenci sayısı önerilerini inceleyerek kapasitelerinin tespit edilmesi, insan gücü planlaması, kurumların kapasiteleri ve öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ortaöğretimdeki yönlendirme esaslarını da dikkate alarak öğrencilerin seçilmesi ve kabul edilmesi ile ilgili esasları tespit etmekle görevli olduğunun anlaşıldığı;

Bu itibarla; davalı idarelerin savunma dilekçelerinde yer verilen temel etkinlik ve yetkinlik analizlerinin de dikkate alınması suretiyle İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programı ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi (Açıköğretim) programının örgün öğretim lisans programlarıyla uyumlu olduğu ve anılan düzenlemelerin kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda yapıldığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı;

Diğer yandan, davacı Dernek tarafından 2020 YKS Kılavuzu’nda ilan edilen kontenjanlara karşı açılan davada, Dairelerince davanın reddi yolunda verilen kararın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 04/10/2021 tarih ve E:2021/2474, K:2021/1645 sayılı kararıyla onandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davacı tarafından, örgün eğitim veren çocuk gelişimi bölümlerinde yalnızca teorik dersler verilmediği, farklı yaş gruplarındaki ve farklı özelliklerdeki çocuklarla yüz yüze etkileşimde bulunulduğu, yine destek programları hazırlayıp uygulayabilmelerine olanak sağlayan çok sayıda uygulamalı dersin de okutulduğu, açıköğretim fakültelerinde ise uygulamalı dersler ile vaka analizi çalışmaları bulunmadığı gibi teorik derslerin dahi yüz yüze yapılmadığı, örgün eğitim mezunları işsizlik ile mücadele ederken açıköğretim fakültesinden mezun olanlarla birlikte daha ciddi istihdam sorunlarının yaşanacağı, ayrıca örgün eğitimde lisans öğrencisi olarak eğitim gören öğrenciler çok daha fazla emek ve mesai harcayarak mezun olmalarına rağmen açıköğretim fakültesinden mezun olanlarla aynı diplomaya sahip olacakları ve aynı alanlarda istihdam edilecekleri, bu durumun da eşitlik ilkesine aykırı olduğu, açıköğretim fakültelerinde eğitim veren öğretim elemanlarının sayısının da yetersiz olduğu, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:

Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

2018 yılına kadar yalnızca örgün eğitimde, öğrencilerin teorik dersler ile uygulamalı derslere katılımı sağlanan çocuk gelişimi bölümünün, ilk kez 2018 yılında İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesinin Açıköğretim Fakültesinde, 2020 yılında Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde açıldığı, dava konusu işlem ile de bu fakülteler için 2021 kontenjanlarının belirlendiği; ancak davalı idarelerce, çocuk gelişimi bölümünün açık eğitim ile verilmesi konusunda belirleme yapılmadan önce; mezunları, çocuklar ile birebir iletişim kurmak zorunda olan çocuk gelişimi bölümünün, açıköğretim fakültesinde açılmasında, eğitim biliminin gerekleri ile pedagojik formasyon ilkeleri bakımından sakınca bulunmadığına ilişkin değerlendirme içeren herhangi bir araştırma, inceleme ve somut bir tespitin yapılmadığı ve bu konuda bilimsel bir görüşün de sunulmadığı anlaşıldığından ve bu haliyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;

“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,

b) Hukuka aykırı karar verilmesi,

c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 21/12/2021 tarih ve E:2021/5315, K:2021/6532 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Kesin olarak, 17/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava, Yükseköğretim Genel Kurulu’nun 26/05/2021 tarihli kararıyla yayımlanması ve uygulanması kabul edilen 2021 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nda yer alan; İstanbul Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde açılan 4 yıl öğretim süreli Çocuk Gelişimi bölümü için 1500+38, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde açılan 4 yıl öğretim süreli Çocuk Gelişimi bölümü için ise 1600+40 kişilik kontenjan ayrılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (u) bendinin (1) numaralı alt bendinde, örgün eğitim, öğrencilerin, eğitim-öğretim süresince ders ve uygulamalara devam etme zorunluluğunda oldukları bir eğitim-öğretim türü; (2) numaralı alt bendinde ise, açık eğitim ise, öğrencilere radyo, televizyon ve eğitim araçları vasıtasıyla yapılan bir eğitim-öğretim türü olarak tanımlanmıştır.

Anılan Kanun’un 7. maddesinin (h) bendinde ise; üniversitelerin her eğitim-öğretim programına kabul edeceği öğrenci sayısı önerilerini inceleyerek kapasitelerini tespit etmek; insangücü planlaması, kurumların kapasiteleri ve öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ortaöğretimdeki yönlendirme esaslarını da dikkate alarak öğrencilerin seçilmesi ve kabul edilmesi ile ilgili esasları tespit etmek, Yükseköğretim Kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

Diğer yandan, 6114 sayılı Ölçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 7. fıkrasında; Yükseköğretim ile ilgili sınavların Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Dava konusu işlemde; davalı idareler tarafından, İstanbul Üniversitesi ile Atatürk Üniversitesinin açıköğretim fakültelerinde çocuk gelişimi bölümü için üç binden fazla kontenjan öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Öncelikle, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı idarelerce bir üniversitede açılacak bölümlerin ve bu bölümlerde eğitim görecek öğrenci kontenjanlarının belirlenebileceği, bu noktada işlem tesis edilebileceği tabiidir. Ancak özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde idari işlemlerin bilimsel görüşe dayanması gerekmektedir.

Somut uyuşmazlıkta da çocuk gelişimi eğitiminin, 2547 sayılı Kanun’da ‘öğrencilere radyo, televizyon ve eğitim araçları vasıtasıyla yapılan bir eğitim-öğretim türü’ olarak tanımlanan açık eğitim ile verilmesinin, müfredat, öngörülen teorik ve uygulamalı dersler ya da uygulamalı derslerin öngörülmemesi halinde karşılaşılabilecek sorunlar, bu eğitim modelinin uygulanması ile elde edilecek faydalar gibi hususların belirlenmesi, özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, 2018 yılına kadar yalnızca örgün eğitimde, öğrencilerin teorik dersler ile uygulamalı derslere katılımı sağlanan çocuk gelişimi bölümünün, ilk kez 2018 yılında İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesinin Açıköğretim Fakültesinde, 2020 yılında Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinde açıldığı, dava konusu işlem ile de bu fakülteler için 2021 kontenjanlarının belirlendiği; ancak davalı idarelerce, çocuk gelişimi bölümünün açık eğitim ile verilmesi konusunda belirleme yapılmadan önce; mezunları, çocuklar ile birebir iletişim kurmak zorunda olan çocuk gelişimi bölümünün, açıköğretim fakültesinde açılmasında, eğitim biliminin gerekleri ile pedagojik formasyon ilkeleri bakımından sakınca bulunmadığına ilişkin değerlendirme içeren herhangi bir araştırma, inceleme ve somut bir tespitin ya da bilimsel bir görüşün sunulmadığı görülmektedir.

Bu durumda, çocuk gelişimi eğitiminin, açıköğretim fakültelerinde verilmesine ilişkin düzenleme içeren ve herhangi bir bilimsel dayanağı bulunmayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Diğer yandan, her ne kadar davalı idarelerce, temel etkinlik ve yetkinlik analizleri doğrultusunda açık eğitim ile örgün eğitim lisans programlarının uyumlu olduğu savunulmuş ise de, dosyaya sunulan “Çocuk Gelişimi Açıköğretim Lisans Programının Temel İlkeleri ve Yetkinlik Analizi” başlıklı belgenin kim tarafından düzenlendiği anlaşılamadığı gibi, dava konusu işlem tesisinden sonra işlemin uygulayıcısı konumunda olan idareler tarafından verilen görüş niteliğinde olduğu anlaşıldığından, bu analizin, işlemin tesisinden önce bağımsız kişilerce yapılan bir değerlendirme ve bilimsel görüş olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır. Bu haliyle de, Daire kararında atıf yapılan bu yetkinlik analizi, dava konusu işlemdeki hukuka aykırılığı ortadan kaldırmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu kararının bozulması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

No Comments

Leave a comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir