Japonya’da iki genç 50’den fazla filmin yaklaşık 10 dakikalık özetlerini video paylaşım sitelerine yükledi. Bu özetler 10 milyondan fazla izlenme sayısına ulaştı. Gençler de oturdukları yerden en az 7 milyon yen reklam geliri kazandı. Kolay yoldan elde edilen 50 bin dolara denk bu gelir dava konusu oldu. Film şirketlerinin açtığı davada mahkeme, iki genci “yetkisiz ve izinsiz” video yükledikleri için suçlu buldu. 13 film şirketine toplamda 500 milyon yen yani 3,6 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum etti.
Dijital dünyadaki telif hakkı sadece Japonya’nın değil tüm dünyanın sorunu. Ülkeler çeşitli düzenlemelerle eser sahiplerinin haklarını korumaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Türkiye’de de durum benzer. Fikri Mülkiyet Hukuku Uzmanı Doç. Dr. Yıldırım Keser, 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu kapsamındaki kategorilerden birinin de sinema olduğunu söylüyor.
Görüntü paylaşımı mı? Hırsızlık mı?
Fikir ve sanat eserleri kanunu kapsamında herhangi bir sinema eserini izinsiz olarak internete ya da başka bir mecraya yükleyebilmek, kullanabilmek ya da çoğaltabilmek aslında mümkün değil. Bu hem hukuki anlamda tazminatı gerektiriyor hem de şikayete tabi bir suç olduğu için ilgililer hakkında dava açılıp ceza almaları söz konusu olabiliyor. Doç. Dr. Keser eserlerin hak sahiplerinin mağdur olmaması için düzenlemeler bulunduğunu da belirtiyor:
“Bizim sistemimizde 2 tip düzenleme var. Bir tanesi hukuki yaptırımlar, diğeri cezai yaptırımlar. Hukuki yaptırımların özü tecavüz teşkil eden fiillerin tespiti, ortadan kaldırılması ve uğranılan zararın kaldırılması. Cezai yaptırımlarda ise doğrudan hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi ve ürünlerin el konulması yaptırımlarını içeriyor.”
Telif davalarında tazminatı zararın miktarı belirliyor
Doç. Dr. Keser, Türkiye’de tazminatın belirlenmesindeki yolu ise şöyle anlatıyor:
“Normal koşullarda tazminat zarar ilişkisine baktığımızda tazminatın miktarını zarar belirler. Hiçbir zaman için tazminatın zararı aşabilmesi mümkün değildir. Fikir ve sanat eserleri kanunları kapsamında zarar vereni cezalandırmak için hakimin uğranılan zararın 3 katına kadar tazminata hükmedebilmesi mümkün. Aynı zamanda zarar gören şikayet ederse zarar veren hürriyeti bağlayıcı bir ceza da alabilir.”
Peki zarar nasıl tespit edilecek? Tazminat neye göre belirlenecek? Bu durum dijitalleşmenin arttığı dünyada hayli güç. “Özellikle kayıt dışı yayınlarda ne kadar gelir elde ettiğini tespit edemezsiniz. Diğer bir durum da eser sahibinin kazanç kaybı yaşadığını ortaya koymak da her zaman kolay değildir” diyen Keser Türkiye’de yüksek tazminat davalarına da rastlanmadığını ifade ediyor.
Fikir ve sanat eserleri kanunu kapsamında açılan davalarda hapis cezası da söz konusu. Ancak bu cezalar 3 aydan 5 yıla kadar verilebiliyor. Kısa süreli hapis cezaları genellikle para cezasına çevriliyor ya da hükmün açıklanması geriye bırakılıyor. Keser’e göre bu tip davaların en büyük sorunu ise tazminat tahsili.
“Telif davalarında çıkan tazminatların maalesef tahsili düşük oluyor. Çünkü bu işi yapan kişiler mal varlığı olmayan kişiler. Yargılama uzun sürüyor. Masraflı da bir şey. Doğal olarak bu davalar hala olması gerektiği noktada değil.”
Türkiye’deki yasal düzenlemelerin yeterli olmadığına vurgu yapan Doç Dr. Keser sorunun çok boyutu olduğunu söylüyor. Düzeltilmesi için de çalışmaların sürdüğünü belirtiyor:
“Artık kısa zamanda büyük değişikliklerin de olduğu sanal mecralarda yasaların tüm sorunları çözebilmesi mümkün değil. Dünyada da hala bu konuda ciddi çalışmalar var. Sanal alem olduğu zaman ucu bucağı yok. Türkiye’deki bir sanat eseri Uganda’dan kopyalanarak internete yüklendi diyelim. Nasıl bir hukuki çare arayacaksınız? Sınırlar genişledi, kişilerin kimliğinin tespiti güçleşti. IP numaraları belirlense de sonuç almak kolay değil.”
TRTHABER: Pınar Bıkım
No Comments