Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, toplumsal ve siyasal bakımdan gelişmişliğin en temel ölçütlerinden birinin temel hak ve özgürlüklerin korunması olduğunu belirterek, “Temel hak ve özgürlüklerin etkili bir şekilde korunmadığı, halkların sistematik bir şekilde ihlal edildiği bir yerde gelişme sağlanmaz. O yüzden medeniyetin de temel kriterlerinden biri budur.” dedi.
Yozgat Barosu tarafından Adalet Bakanlığı Yozgat Personel Eğitim Merkezi’nde düzenlenen “Bireysel Başvurularda İnceleme Usulleri” konulu panele katılan Arslan, çocukluğunun bir kısmının geçtiği şehirde bulunmaktan mutlu olduğunu söyledi.
Yaşama hakkından ifade özgürlüğüne kadar hak ve özgürlüklerin korunmadığı yerde mutluluğun sağlanamayacağını anlatan Arslan, “İnsanın insan olarak varlığını devam ettirebilmesi, onun insanlık haysiyetine sahip olmasından dolayı temel hak ve özgürlüklerin etkili bir şekilde korunmasına bağlıdır.” diye konuştu.
Arslan, hakları veya özgürlükleri ihlal edilen herkesin idari ve yargısal mercilere başvurma hakkı bulunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Buna biz yetkili başvuru hakkı diyoruz. 2010 Anayasa değişikliğiyle birlikte bu etkili başvuru hakkının özel görünümlerinden biri olan bireysel başvuru hakkı hukuk sistemimize dahil edilmiştir. Bu anlamda bireysel başvuru, 2012 yılından itibaren sadece kendi başına bir hak olmanın yanında diğer hak ve özgürlüklerden etkili bir şekilde yararlanabilmenin de bir anlamda en etkili aracı haline gelmiştir. Dolayısıyla belki hukuk tarihimizin en önemli reformlarından biridir. Hukuk tarihimizdeki en önemli kazanımlardan biridir bireysel başvuru.”
Arslan, bireysel başvuru yoluyla insanın mutluluğunu saadetini temin eden temel hak ve özgürlüklerin korunmasının daha da kolay hale geldiğini ifade etti.
Bireysel başvuru hakkının müstakil bir hak olduğunu aktaran Arslan, “Buradan Anayasa Mahkemesi bazı tespitler yapıyor. Diyor ki ‘İdari ve yargısal mercilerin bu hakkın kullanılmasını engelleyici veya zorlaştırıcı tutum ve davranışlardan kaçınması gerekir.’ Şayet bireysel başvurunun yapılmasını bir idari merci ya da yargısal makam zorlaştırıyorsa veya engelliyorsa Anayasa Mahkemesi burada diğer haklardan bağımsız olarak bireysel hakkın ihlalini tespit edebiliyor.” ifadelerini kullandı.
– “Bireysel başvuruda avukat zorunluluğu yok”
Arslan, bireysel başvurularda avukat zorunluluğu bulunmadığını belirterek, şöyle konuştu:
“Avukat olmadan da şahıslar temel hak ve özgürlüklerinin, bireysel başvuru kapsamındaki haklarının ihlal edildiğini düşündüklerinde Anayasa Mahkemesine başvuru yapabiliyor ama vekille başvuru oranı git gide artıyor. 2012 yılında bireysel başvurunun uygulamaya geçtiği ilk yılda bu oran yüzde 43’tü, geçen yıl yüzde 75 olarak gerçekleşti. Bu yıl da Anayasa Mahkemesine 95 bin bireysel başvuru yapıldı, bunun yüzde 80’i vekille yapıldı. Bu da git gide vekille yapılan başvuru sayısının arttığını gösteriyor.”
Bireysel başvurularda avukatların önemli rolü olduğunu aktaran Arslan, başvuru formunun doldurulmasından takip edilmesine tüm süreçte avukatların daha özenli davranması gerektiğini belirtti.
Arslan, kişilerin başvurularda, ihlale sebep olduğunu düşündüğü olay ve olguları sistematik bir şekilde ifade etmesi ve buna ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunulması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Maddi anlamda olay nedir, ihlale sebep olduğunu düşündüğünüz müdahale nedir, bunu bize anlatmanızı bekliyoruz. İkincisi de hukuki anlamda hangi hak veya özgürlüğünüzün neden, nasıl ihlal edildiğini açıklamanızı bekliyoruz. Hangi özgürlüğünüze müdahale edildi, neden müdahale edildi, bunları temellendirmeniz gerekiyor. Aksi takdirde başvuruların temellendirilememiş şikayet gerekçesiyle kabul edilemez bulunması söz konusudur. O yüzden vekille yapılan başvurularda biz bilhassa başvuru formundan şikayetin temellendirilip temellendirilmediğine bakıyoruz. Bu konuda biraz hassas olunması gerekir diye düşünüyorum.”
– “Anayasa Mahkemesi bir şikayeti ilk kez değerlendirecek merci değil”
Bireysel başvurunun ikinci nitelikte bir başvuru olduğunu, Anayasa Mahkemesine doğrudan başvuru yapılmasının söz konusu olmadığını anlatan Arslan, şöyle konuştu:
“Olağan kanun yolları tüketilecek, başvuru yolları tüketildikten sonra Anayasa Mahkemesi o süreçte idari makamların veya yargı mercilerinin değerlendirmelerini, gerekçelerini değerlendirecek, analiz edecek ve bir ihlal varsa ihlali tespit edecek. Sıklıkla gördüğümüz eksiklerden biri bu. Derece mahkemelerinin önünde hiç ileri sürülmeyen bir iddia doğrudan bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin önüne gidiyor. Bu başvurulara da biz, ‘Başvuru yolları tüketilmediği gerekçesiyle kabul edilemez’ diyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi bir şikayeti ilk kez değerlendirecek merci değil. Bireysel başvuruların, ikincilik ilkesi gereği asıl ihlal iddialarının derece mahkemelerinin önünde dile getirilmesi ve en önemlisi ihlallerin derece mahkemeleri tarafından giderilmesi gerekiyor. Bunun yapılamadığı durumlarda ancak nihai olarak Anayasa Mahkemesi devreye giriyor.”
Toplumsal ve siyasal bakımdan gelişmişliğin en temel ölçütlerinden birinin temel hak ve özgürlüklerin korunması olduğuna işaret eden Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Temel hak ve özgürlüklerin etkili bir şekilde korunmadığı, halkların sistematik bir şekilde ihlal edildiği bir yerde gelişme sağlanmaz. O yüzden medeniyetin de temel kriterlerinden biri budur. Haklarınızın korunmasını sağlamak hepimizin görevidir. Bu bağlamda 10 yıl önce hukuk sistemimize giren bireysel başvuru, temel hak ve özgürlüklerin korunmasının en etkili araçlarından biri haline gelmiştir. Toplumun her kesiminden yapılan bireysel başvurular, Anayasa Mahkemesinin hak eksenli bir şekilde verdiği kararlar insanımızın mutluluğunu sağlamaya yönelik olarak çok ciddi katkılar yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.”
Konuşmanın ardından Yozgat Baro Başkanı Muhsin Ayanoğlu, Arslan’a plaket verdi.
No Comments