Döviz piyasasında dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Kur makası artarak devam ediyor. Neler oluyor sizce?
Son dönemde iki tane döviz fiyatı görüyoruz gibi oldu. Ama bu dövizle başlamadı. Geçmişe dönüp baktığımızda bizde ikili fiyat görme esasında faizde başladı. Para politikası faizi yüzde 8,5, 9, 10 iken mevduatlar önce 18’li 20’li seviyelerdeydi sonra 25 oldu şimdi 30’a çıktı. İlk ikili fiyatlama burada başladı. Bir yerde sonra siz ekonominin çalışmasını ekonomi biliminden uzak hale getirdiğinizde ve serbest piyasa ekonomisinden uzaklaştırdığınızda, insanların ekonomik davranışlarındaki alışkanlıklarını müdahalelerle bozmaya kalktığınızda ne yazık ki fiyatlama davranışları da bozuluyor. Türkiye’de mevcut ekonomi politikası itibariyle faiz olması gerekenden çok farklı bir seviyede.
Türkiye’de faiz yanlış ama Türkiye’de faizin yanlış olmasının çok farklı sebepleri oluyor. Türkiye’de her şeyin fiyatı yanlış. Her şeyin! Konutun fiyatı yanlış, aracın fiyatı yanlış, aldığınız ürünlerin fiyatı yanlış, dövizin fiyatı yanlış, mevduatın fiyatı yanlış, kredinin fiyatı yanlış. Çünkü bütün varlıkların fiyatlaması, değeri daha doğrusu faizde bulunur. Fiyata arz ve talep dengesine göre serbest piyasada oluşur ama değeri faizle hesaplanır. Siz faizi olması gereken seviyeden yanlış bir yere zorla getirdiğinizde ve yüksek bir enflasyonun olduğu yerde tarihi bir negatif reel faiz verdiğinizde doğal olarak fiyatlama davranışları değişiyor. Müdahale edip tutmaya çalışsak da, ekonomi yönetimi bunu yapmaya gayret gösterse de bir yerden sonra döviz piyasasında da artık burada iş kontrolden çıktı.
Ama kontrolden çıkmasının birinci sebebi şu oldu; Merkez Bankası, benim piyasadan da duyduğuma göre bankalara, sözlü telkinde bulunarak, alım-satım spread’inizi açın dedi. Önce bu spread yüzde 1’ler yüzde 2’ye getirildi. Sonra 1 liraya çekin denildi kabaca. Bu da yüzde 5 gibi bir alım spread’ine tekabül ediyor. Sonrasında Kapalıçarşı işlemlerini bankalarla kapatmak zorunda. Bankaların alım satım farkı açıldıkça Kapalıçarşı’daki makas yani İnterbank para piyasası ile serbest döviz piyasası arasında bir makas açılmaya başlıyor. Bir de bu makası tetikleyen ikinci unsur ne yazık ki efektif bulunamaması oldu. Kapalıçarşı’da son 15-20 gündür döviz likiditesine erişim neredeyse yok.
Eskiden şöyleydi; siz çok büyük montanda bir işlem yapacak olsanız bile parayı çantada götürüyorsunuz size 1 milyon doları 15 dakika içinde veriyorlardı. Zaten önceden arıyorsunuz. Bugün, son 15-20 gündür T+2 gün valör veriyorlar! Çünkü Kapalıçarşı bu dövizi toparlayamıyor. Efektifte böyle bir problem olduğu için bu likiditenin yarattığı ekstra da bir prim oldu fiyatın üzerinde… En büyük sıkıntı buradan geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan faizin düşeceği söylemlerini yeniledi. Merkez Bankası’ndan yarın faiz indirimi beklenmiyor ama sürpriz gelir mi?
Hiç şaşırmam vallahi faiz indirirlerse. Bir önemi de yok zaten. Yüzde 8,5 yazıyor tabelada. Yani velev ki perşembe günü sıfır yaptılar. Ne değişecek? Yani herhangi bir gösterge niteliği kalmayan bir faiz, faiz düşecek diyorlar da sormak lazım hangi faiz düşecek mesela? Politika faizi yüzde 8,5, Takasbank para piyasasında gecelik 18 geçiyor. 183 günlük yüzde 40 geçiyor. Mevduat yüzde 30, konut kredisi yüzde 25, tüketici kredisi yüzde 42, KKM yüzde 28, 2 yıllık tahvil yüzde 15, 10 yıllık tahvil yüzde 11. Hangi faiz? İnse ne olacak?
Seçim sonucundan bağımsız faiz artırımı beklentileri arttı. Seçim senaryolarına göre para politikasında beklentileriniz neler?
Seçimin sonucunda Türkiye’de mevcut ekonomi yönetimine devam edecekse ben para politikasında herhangi bir değişiklik beklemiyorum. Faizleri indirmeye devam ederler. Mali politikada belki bir sıkılaşmaya gitmek zorunda kalabilirler. Ama Türkiye’de statüko değişecekse para politikası doğal olarak ortodoksa dönecektir. Politika faizinin artışı olacaktır. Burada politika faizdeki artışın yüzde 25 civarında olmasını bekliyorum, yabancı kurumlar çok yüksek faiz talep ediyorlar. Türkiye’de mevcut enflasyon seviyesine, doğru bir yönetişimle etkileşimli, kredibilitesi ve saygınlığı yüksek insanların kurumlarda görev almasıyla ve doğru bir yönlendirmeyle yüzde 25-30 arasındaki bir faiz Türkiye’deki enflasyonu bence kontrol etmek için yeterli olur. Bu arada makul geliyor bu beklenti.
Seçim sonrası mevduat faizi nerede konumlandırılabilir?
Mevduat faiz zaten iyi bir yere geldi. Türkiye’de politika faizinin yüzde 30 olduğunu varsayalım. Mevduatın gideceği yer yüzde 35 olur. Zaten şu anda yüzde 30’lar civarında bir mevduat faizi var. Mevduat zaten bunu önceden fiyatlamak zorunda kaldı. KKM’de bence geleceği yere kadar geldi. Türkiye’de mevcut ekonomi politikası devam edecekse çok daha başka bir yerlere gideceğini göreceğiz. O ayrı bir senaryo. Eğer ekonomi politikası dönüşürse mevduat yüzde 35 civarında kalır.
Döviz kurunu tahmin etmek çok zor
Dolar/TL seçimden sonra ne olacak?
Kuru tahmin etmek çok zor. Sonuç ne olursa olsun serbest piyasa içinde kendi dengesini bulabilmesi için TL değer kaybetmek zorunda. Türkiye’de statükonun değişeceği bir seçim sonucu olacaksa TL’nin değer kaybındaki dalga boyu çok kısıtlı olur. 24, 25, 26 gibi bir seviye görebiliriz. Ondan sonra akla ve bilime uygun politikaların yeniden temsil olmasıyla, suların durulduğu, sakin bir suyun olduğu bir senaryoya geçebiliriz ama mevcut ekonomi politikası devam edecekse kuru tahmin etmek çok zor.
Yüksek TL mevduat faizi borsayı dışladı
Borsada önceki seçimlere göre bir dalgalanma yok.
Borsa İstanbul reel olarak şu anda ilk dört ay itibarıyla aşağıda. Borsa İstanbul’da bir varlığın fiyatında sizin beklentileri fiyatlamanız için bir para akış olması gerekiyor. Şu anda borsaya akacak para yok. 1.9 trilyona dayanmış bir KKM var. Ayrıca TL mevduat bir şekilde Borsa İstanbul’u dışlıyor. Şimdi siz yüzde 30 sıfır riskli bir getiriniz var. Borsadan ortalamada kazanacağınız aracı kurumların beklentisi itibariyle yüzde 40. Örnek veriyorum. Yüzde 10 için kimse o riski almaz. Seçim riski var. Uluslararası risk var.
İşin sonunda birçok insanın üzüleceği piyasa yarattılar
Halka arzlar son sürat devam ediyor. Ve katılımcı sayısı çok ama çok yüksek. Bir anomali var mı?
Orada çok büyük bir anomali var. Böyle bir halka arz modeli falan yok. Böyle bir halka arza katılım yok. İzahnamelere bakıyorum. Yorum bile yapmak istemiyorum esasında. Hukuki başka bir yere gitmesin diye ama böyle bir halka arz modeli yok. Milyonlarca insan geliyor, yüzde 1-2 falan düşüyor. Yani insanlar işte burada çorba parası çıksın. Bin liralık hisse düşüyor. İşte 6-7 tavan oluyor. Bin lira kazanıyor. Böyle bir böyle bir tezgah kuruldu. Böyle bir sermaye piyasası. Bu sermaye piyasası falan değil. Bu yüzden de SPK’yı çok eleştiriyorum. Gerçekten de vebali onların boynuna. Burada birçok insanın küseceği bir piyasa yarattılar.
Bizim hep senelerdir bu piyasaya emek vermiş insanlar olarak gönlümüzden geçen Türkiye’de tasarruf eğiliminin mevduattan hisse senedi piyasasına kayması. Burada bir piyasa oluşması Türkiye’de birçok şirketin halka arz olması, derin bir piyasamız olması, bireysel emekliliğin buraya entegre olması, binlerce şirket Borsa İstanbul’da olsun. Burada SPK kanunları doğru çalışsın. İnsanlar tasarruflarını uzun vade değerlendirsin. Bu hayalleri kuruyorduk. Ama hayaller Paris gerçekleri İstanbul gibi oldu. Biz bunu da ‘Turkish style’ bozduk. SPK da bunu halka arzlarla izin verdi. Bu işin sonunda da birçok insan üzülecek.
Biz böyle 3.6 milyon, 4 milyon hesabı falan çıktık ama bir yerde insanlar burada çok üzülecekler. Çünkü bu 99-2001’de de böyle oldu. Ben senelerdir bunu anlatıyorum, Kasım 99- Şubat 2000 arasında. Yakın zamanda bence yine öyle bir durum olacak gibi. Dövizde yukarı bir beklenti var. Her ne olursa olsun Türkiye’de statüko değişirse kur 25 olsa yine kur da burayı dışlıyor. Eğer hükümet devam edecekse kurun gideceği bambaşka seviyeler var. Borsa İstanbul’a paranın girmesi, burayı döndürmesi çok zor.
Burcu GÖKSÜZOĞLU / Ekonomim
No Comments