Aksi yöndeki Danıştay 8. Dairesi kararını bozdu.
Danıştay 8. Daire: Haklı beklentisi vardır
Dava konusu 12/05/2015 tarihli Bakanlık Makamı oluru ile, Bakanlık tarafından o güne kadar yapılan uygulamada yurt dışına gidip yüksek lisansını bitirmeden dönenlerden ve doğrudan doktoraya gidip başarısız olanlardan tazminat alınmakta olduğu, yurt dışında yüksek lisans öğrenimini tamamladıktan sonra doktora öğrenimine başlayıp başarısız olanlardan ise herhangi bir tazminat alınmadan görev verildiği, bu durumun uygulamada doğrudan doktoraya gidip başarısız olanlar ile yüksek lisansını bitirip doktorada başarısız olanlar arasında adil olmayan bir duruma yol açtığı ve tazminat kaygısı olmadığı için son yıllarda yüksek lisanstan doktorayı tamamlamadan dönme oranlarında da artışa yol açtığı belirtilerek, yüksek lisans öğrenimini bitirip doktora öğrenimine başladıktan sonra doktora derecelerini almadan yurda dönenlerin görev talep etmeleri halinde, başarıyla tamamlanan yüksek lisans derecesine tekabül eden süreler için mecburi hizmet yapmaları, başarısız oldukları doktora süresine tekabül eden kısmının ise tazminatını ödemeleri hususunun karara bağlandığının görüldüğü,
12/15/2015 tarihli Bakanlık Makamı olurunun, bursiyerler arasında eşitsizliği kaldırmak ve yurt dışı öğrenimlerinde suiistimallerin önüne geçmek amacıyla tesis edildiği açık olmakla birlikte, söz konusu karar öncesinde yurt dışında doktora öğrenimine başlayanlar için, yurt dışı doktora öğreniminde başarısız olanlara “herhangi bir tazminat almadan görev verilmesi” yönünde istikrar kazanmış olan uygulama konusunda haklı beklentinin söz konusu olduğu dikkate alındığında, dava konusu işlem tarihi öncesinde doktora öğrenimine başlayanlar hakkında geçiş hükmüne yer verilmeksizin tesis edilen dava konusu düzenleyici işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davacının gönderildiği tarihteki mevzuat farklı idi
8. Daire ayrıca şu hususa vurgu yapmıştı: Davacının doktora eğitimine başladığı tarihte yürürlükte olan mevzuatta, öğrenci için yurt dışında yapılan masrafların karşılığının mecburi hizmet olarak ödenmesinde bir engel bulunmadığı, süregelen uygulamanın da bu yönde olduğu,
Davacının da istikrar kazanmış bu uygulamaya yönelik haklı beklentisinin olduğu, sonradan yürürlüğe giren Yönetmelik hükümleri ile Bakanlık Makamı oluru öncesinde doktora öğrenimine başlayan davacıya söz konusu kuralların uygulanmasının hukuki güvenlik ilkesine aykırıdır
İDDK: Düzenleme gayet açıktır
Gerek davacının yurt dışına gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerinde gerekse sonradan yürürlüğe giren hükümlerde, 1416 sayılı Kanun kapsamında lisansüstü öğrenim görmek amacıyla mecburi hizmet karşılığında yurt dışına gönderilenlerin söz konusu öğrenimlerini başarıyla tamamlamaları halinde, mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere adlarına gönderildikleri kurumların ilgili kadrolarına atanacakları, eğitimlerinde başarısız olanların ise kendilerine yapılan tahsil masraflarını faiziyle birlikte ödemek zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.
Dolayısıyla, yüksek lisans ve doktora öğrenimi için yurt dışına gönderilen ve doktora öğrenimini tamamlamadan yurda dönen davacının, öğrenimini gönderiliş amacına uygun bir dereceyle tamamlayamaması nedeniyle kendisine yapılan yüksek lisans ve doktora öğrenimi masraflarını faiziyle birlikte ödemek zorunda olduğu sonucuna varılmıştır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2022/2695
Karar No: 2022/3441
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : . Bakanlığı
VEKİLİ: Av. .
KARŞI TARAF (DAVACI) : .
VEKİLİ: Av. .
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/06/2022 tarih ve E:2019/5577, K:2022/3667 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yüksek lisans ve doktora yapmak üzere yurt dışına gönderilen davacının gönderiliş amacına uygun bir derece ile yurda dönmediğinden bahisle Hazineye olan doktora borcunun ödenmesi ve senet alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğünün . tarih ve E.. sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Milli Eğitim Bakanlığı Makamının . tarih ve . sayılı olurunun iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/06/2022 tarih ve E:2019/5577, K:2022/3667 sayılı kararıyla;
1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun’un 11., 17. ve 19. maddeleri ile 02/10/2014 tarih ve 29137 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Öğrencilerin Yabancı Ülkelerde Öğrenimleri Hakkında Yönetmelik’in 23. maddesinde yer alan kurallar aktarılarak,
Milli Eğitim Bakanlığı Makamının . tarih ve . sayılı oluru yönünden;
Hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan hukuk güvenliği ilkesinin; hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı, kanunlara ve istikrar kazanmış idari uygulamalara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu ve istikrar kazanmış idari uygulamalara devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunmasının hukuki güvenlik ilkesinin gereği olduğu,
Ancak güvenin korunmasının, mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında da değerlendirilmemesi gerektiği, hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanmasının, dinamik toplum yapısının kurallarla statik, durağan hale getirilmesi sonucunu doğuracağı, bunun da toplumun çağın gerisinde kalmasına neden olabileceği, bu nedenle kanun koyucunun, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabileceği ve bu değişikliklerin kişilerin beklentilerini etkileyebileceği,
Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesinin ön koşullarından birinin, beklentinin haklı (meşru) beklenti seviyesine ulaşması olduğu, haklı beklentinin, bireyin kendisine güvenerek hareket ettiği lehine olan bir kanunda öngörülemez bir değişiklik yapılması ve bu öngörülemez değişikliğin herkes yönünden objektif olarak beklenebilecek bir beklentiyi sonuçsuz bırakması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gündeme geldiği, ancak bir beklentinin hukuken korunabilmesi için anılan koşulların gerçekleşmesinin yeterli olmayıp bu beklentinin korunmasına engel teşkil eden bir kamu yararının da bulunmaması gerektiği,
Dava konusu 12/05/2015 tarihli Bakanlık Makamı oluru ile, Bakanlık tarafından o güne kadar yapılan uygulamada yurt dışına gidip yüksek lisansını bitirmeden dönenlerden ve doğrudan doktoraya gidip başarısız olanlardan tazminat alınmakta olduğu, yurt dışında yüksek lisans öğrenimini tamamladıktan sonra doktora öğrenimine başlayıp başarısız olanlardan ise herhangi bir tazminat alınmadan görev verildiği, bu durumun uygulamada doğrudan doktoraya gidip başarısız olanlar ile yüksek lisansını bitirip doktorada başarısız olanlar arasında adil olmayan bir duruma yol açtığı ve tazminat kaygısı olmadığı için son yıllarda yüksek lisanstan doktorayı tamamlamadan dönme oranlarında da artışa yol açtığı belirtilerek, yüksek lisans öğrenimini bitirip doktora öğrenimine başladıktan sonra doktora derecelerini almadan yurda dönenlerin görev talep etmeleri halinde, başarıyla tamamlanan yüksek lisans derecesine tekabül eden süreler için mecburi hizmet yapmaları, başarısız oldukları doktora süresine tekabül eden kısmının ise tazminatını ödemeleri hususunun karara bağlandığının görüldüğü,
12/15/2015 tarihli Bakanlık Makamı olurunun, bursiyerler arasında eşitsizliği kaldırmak ve yurt dışı öğrenimlerinde suiistimallerin önüne geçmek amacıyla tesis edildiği açık olmakla birlikte, söz konusu karar öncesinde yurt dışında doktora öğrenimine başlayanlar için, yurt dışı doktora öğreniminde başarısız olanlara “herhangi bir tazminat almadan görev verilmesi” yönünde istikrar kazanmış olan uygulama konusunda haklı beklentinin söz konusu olduğu dikkate alındığında, dava konusu işlem tarihi öncesinde doktora öğrenimine başlayanlar hakkında geçiş hükmüne yer verilmeksizin tesis edilen dava konusu düzenleyici işlemde hukuka uyarlık görülmediği,
Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğünün . tarih ve E.. sayılı işlemi yönünden;
Davacının doktora eğitimine başladığı tarihte yürürlükte olan mevzuatta, öğrenci için yurt dışında yapılan masrafların karşılığının mecburi hizmet olarak ödenmesinde bir engel bulunmadığı, süregelen uygulamanın da bu yönde olduğu,
Davacının da istikrar kazanmış bu uygulamaya yönelik haklı beklentisinin olduğu, sonradan yürürlüğe giren Yönetmelik hükümleri ile Bakanlık Makamı oluru öncesinde doktora öğrenimine başlayan davacıya söz konusu kuralların uygulanmasının hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu,
Bu durumda, davacının yurt dışına gönderiliş amacına uygun bir derece ile yurda dönmediğinden bahisle Hazineye olan doktora borcunun ödenmesi ve senet alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğünün . tarih ve E.. sayılı işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçeleriyle,
dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, 12/15/2015 tarihli Bakanlık Makamı olurunun, bursiyerler arasında eşitsizliği kaldırmak ve yurt dışı öğrenimlerinde suiistimallerin önüne geçmek amacıyla tesis edildiği, davacı gibi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen bursiyerler ile üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirenler arasında farklı uygulama yapılmasının hakkaniyet gereği olduğu, dava konusu olurun iptalinin, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen bursiyerlerin korunması anlamına geleceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ . ‘NIN DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı, 2007 yılında Milli Eğitim Bakanlığı adına ve hesabına “Tarih” alanında yüksek lisans ve doktora öğrenimi görmek üzere 1416 sayılı Kanun kapsamında yurt dışına gönderilmiştir.
27/09/2010 tarihinde yüksek lisans öğrenimini tamamlamış ve 01/04/2011 tarihinde doktora öğrenimine başlamıştır.
Doktora öğrenimini kendisine verilen süre içerisinde 01/04/2011-31/03/2014 tarihleri arasında tamamlayamaması üzerine öğrenim süresi 01/04/2014-31/03/2016 tarihleri arasında iki yıl süreyle uzatılmıştır.
Davacı, öğrenim süresinin sona erdiği 31/03/2016 tarihi itibarıyla doktora öğrenimini tamamlayamamıştır.
Öğrenim süresinin sona erdiği 31/03/2016 tarihinden itibaren iki aylık kanuni süre içerisinde 01/04/2016-30/06/2016 tarihleri arasında yurda dönüp Milli Eğitim Bakanlığından doktora derecesi ile görev talebinde bulunmaması nedeniyle 1416 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca 30/06/2016 tarihi itibarıyla öğrencilikle ilişiğinin kesilmesine ve aynı Kanun’un 19. maddesi uyarınca yüklenme senedindeki ilgili hükümlere göre kendisi ve kefilleri hakkında tazminat takibatına geçilmesine karar verilmiştir.
Bunun üzerine, davacının davalı idareye yaptığı 24/08/2017 tarihli başvuruda, MPhil derecesi ile doktora öğrenimini tamamladığını belirterek, doktora öğreniminden ilişiği kesilen ya da MPhil derecesi ile mezun olan diğer bursiyerlere tanınan tazminat ödenmeksizin görev verilmesi hakkından yararlanmak istemiştir.
Söz konusu başvuru üzerine tesis edilen 13/09/2017 tarihli işlemde, Milli Eğitim Bakanlığı Makamının . tarih ve . sayılı oluru gereğince davacının başvurusu hakkında yapılacak bir işlem bulunmamakla birlikte; yüksek lisans öğrenimine karşılık görev talebinin yerine getirilebilmesi için doktora öğreniminden doğan masraflara ait ödeme planının Bakanlıklarına sunulması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı tarafından davalı idareye verilen 25/01/2018 tarihli dilekçede, doktora öğrenimi için tarafına çıkarılan borca itiraz hakkı saklı olmak üzere ödemeyi kabul ettiği bildirilmiştir.
Davalı idare tarafından söz konusu dilekçeye verilen 02/02/2018 tarihli cevapta, doktora öğrenimi sırasında tarafına yapılan masrafları ödeme teklifinin senet alınması koşuluyla uygun görüldüğü, yüksek lisans öğrenimi sırasında davacıya yapılan masrafların mecburi hizmete dönüştürülebilmesi için taahhüt ve kefalet senetlerinin noterde düzenletilerek Bakanlıklarına sunulması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı tarafından davalı idareye verilen 20/02/2019 tarihli dilekçede ise, mecburi hizmet verilmesinin noterden taahhüt ve kefalet senedi verilmesi şartına bağlanmaksızın yüksek lisans ve doktora öğrenimine başladığı dönemde kendisi ile aynı statüde olan diğer diğer bursiyerlere uygulandığı gibi tazminat ödenmeksizin görev verilmesi istenilmiştir.
Söz konusu başvuru üzerine tesis edilen dava konusu . tarih ve E.. sayılı işlemde, Milli Eğitim Bakanlığı Makamının . tarih ve . sayılı oluru gereğince başarıyla tamamlanan yüksek lisans derecesine tekabül eden masraflar için mecburi hizmet yapılması, başarısız olunan doktora öğrenimine tekabül eden masrafların ödenmesi ve senet alınması gerektiği belirtilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun’un 17. maddesinde, “Maarif Vekaleti her talebenin tahsilini ikmal etmesinden altı ay evvel keyfiyeti ait olduğu makama bildirir. Tahsilini ikmal ile avdet eden talebe iki ay zarfında taahhütname ile merbut olduğu makama müracaata mecburdur. Müracaatından itibaren mensup olduğu makamca bu talebeye bir vazifeye tayin edilmedikçe üç ay müddetle ecnebi memleketlerde tahsilde bulunan talebe için itası mukarrer asgari aylığının yarısı aylık tahsisat olarak verilir.”; 18. maddesinin 1. fıkrasında, “Avdet ve müracaat etmiş olan bir talebe ihtisası dahilinde kendisine teklif olunacak hizmeti kabule mecburdur. Ancak bu mecburiyet müracaatından itibaren üç ay nihayetine kadar bir hizmete tayin edilmiyenler için sakıt olur.”; 3. fıkrasında, “Taahhütname ile merbut olduğu makam tarafından kendisine müracaatından itibaren iki ay zarfında iş gösterilmeyen talebeyi üçüncü ay hitamına kadar Devletin herhangi bir dairesi hizmete tayin edebilir ve bu takdirde talebenin taahhütnamesindeki mecburiyeti kendisini hizmete tayin eden daireye intikal eder.”; 19. maddesinde, “Geriye çağrılan talebe ile tahsillerini bitirerek iki ay zarfında avdet eylemeyen, 17 nci ve 18 inci maddeler mucibince müracaat ve teklif olunan hizmetleri kabul etmeyen talebe ile bunlardan mecburi hizmet müddeti içinde istifa eden veyahut memuriyetten ihraç cezasına uğrayanlar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesine göre tahsil masraflarını faizleriyle birlikte ödemeye mecburdur…” hükümlerine yer verilmiştir.
1416 sayılı Kanun’un 01/03/2014 tarih ve 6528 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değişik 21. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu Kanun uyarınca mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenler öğrenimlerini başarıyla tamamladıktan sonra mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere, adlarına gönderildikleri kurumların ilgili kadrolarına atanır.”; aynı Kanun’un 4. maddesiyle 1416 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3. maddede, “21 inci madde hükümlerinden, yurt dışına eğitim amacıyla gönderilenlerden öğrenimlerini tamamlayıp mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmeye başlayanlar (bu yükümlülüklerini bitirenler dahil) ile halen yurt dışında eğitimlerine devam edenler de yararlandırılır.” hükümleri yer almaktadır.
03/06/2021 tarih ve 7326 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle 1416 sayılı Kanun’un 21. maddesine eklenen 6. fıkrada ise, “…Yükseköğretim kurumları adına yurt dışına gönderilenlerden doktora öğrenimlerini başarıyla tamamlayanların, mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere adına öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumunun atama kriterlerini karşılamaları şartıyla doktor öğretim üyesi kadrolarına, atama kriterlerini sağlamamaları halinde ise öğretim görevlisi kadrolarına ataması yapılır.” hükmüne yer verilmiştir.
01/03/2020 tarih ve 31055 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Öğrencilerin Yabancı Ülkelerde Öğrenimleri Hakkında Yönetmelik’in “İstihdam” başlıklı 34. maddesinde, “1) Yükseköğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşları adına mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenler, öğrenimlerini başarıyla tamamladıktan sonra mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere, adlarına gönderildikleri kurumların ilgili kadrolarına atanır.
2) Bakanlıkta istihdam edilmek üzere Bakanlık adına ve hesabına yurt dışına gönderilenler, gönderildikleri ülkede doktora öğrenimlerini tamamladıktan sonra mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere Milli Eğitim Uzmanı kadrolarına atanır.
(3) Adına öğrenim görülen yükseköğretim kurumları ile kamu kurum ve kuruluşlarına ataması gerçekleştirilenler, yasal süresi içinde göreve başlamak zorundadırlar. Göreve başlamayanlar öğrenim masraflarını faizleriyle birlikte ödemekle yükümlüdürler.
(4) Yurt dışındaki öğrenimlerini yasal süresi içinde başarıyla tamamlayan öğrenciler, öğrenimlerini tamamladıkları tarihten itibaren en geç iki ay içinde yurda dönerek Bakanlıktan alınan mezuniyet durumlarını gösterir belgeyle birlikte görev talep dilekçelerini adına öğrenim görülen kurum veya kuruluşa vermek zorundadır. Öğrenciler hazırladıkları yüksek lisans ve/veya doktora tezlerinin basılı birer nüshası ile elektronik ortamdaki Türkçe özetini Bakanlığa ve adına öğrenim görülen kurum veya kuruluşa teslim etmek zorundadır.
(5) Adına öğrenim görülen kurum veya kuruluşlar görev talebinde bulunan öğrencileri başvuru tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ihtisasları dahilinde göreve başlatmakla yükümlüdür. Bu kurum ve kuruluşlar öğrencilerin görev talebi başvurularını, başvuru tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde; göreve başlamalarını ise hizmet cetveliyle birlikte göreve başlama tarihinden itibaren en geç bir ay içinde Bakanlığa bildirir.” hükmü yer almıştır.
Anılan Yönetmeliğin “Tazminat” başlıklı 38. maddesinde ise, “1) Öğrencilerden;
a) Öğrenimlerini gönderiliş amaçlarına uygun bir dereceyle tamamlamayanlar,
b) Öğrenimlerinden vazgeçenler,
c) Öğrenimlerini tamamladıktan sonra iki ay içinde görev talep etmeyenler,
ç) Atandığı ya da durumuna uygun teklif edilen göreve yasal süresi içinde başlamayanlar,
d) Yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümlerine uymayanlar,
e) Mecburi hizmetlerini tamamlamadan görevlerinden istifa edenler veya devlet memurluğundan ihraç edilenler,
f) Mevzuata aykırı hareketlerden dolayı öğrencilikle ilişiği kesilenler
ilgili mevzuat hükümleri uyarınca öğrenim masraflarını faizleriyle birlikte ödemekle yükümlüdür.
(2) Öğrenim masrafları 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesine göre tahsil edilir. Uygulanan faiz oranları ise 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre hesaplanır.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Milli Eğitim Bakanlığı Makamının . tarih ve . sayılı olurunda, yüksek lisans ve doktora öğrenimi görmek için mecburi hizmet karşılığında yurt dışına gönderilen ve doktora öğrenimini tamamlamadan yurda dönenlerin görev talep etmeleri halinde, başarıyla tamamlanan yüksek lisans derecesine tekabül eden süreler için mecburi hizmet yapmaları, başarısız oldukları doktora süresine tekabül eden kısmın ise tazminatını ödemeleri gerektiği belirtilmiştir.
Her ne kadar, dava dilekçesinde söz konusu işlemin tamamının iptali istenilmiş ise de, uyuşmazlık, 1416 sayılı Kanun kapsamında yüksek lisans ve doktora öğrenimi görmek için mecburi hizmet karşılığında yurt dışına gönderilen ve doktora öğrenimini tamamlamadan yurda dönen davacının, doktora öğrenimine tekabül eden öğrenim masraflarını ödeyip ödemeyeceğine ilişkin olduğundan, bu işlem yönünden yapılan incelemenin “doktora süresine tekabül eden kısmın ise tazminatını ödemeleri” ibaresi ile sınırlı yapılması gerekmektedir.
Davacının yurt dışına gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan 1416 sayılı Kanun’un 17. maddesinde, Milli Eğitim Bakanlığının, her öğrencinin tahsilini tamamlamasından altı ay önce durumunu adına yurt dışına gönderildiği kuruma bildireceği ve tahsilini tamamlayarak yurda dönen öğrencinin iki ay içinde taahhütname ile bağlı olduğu kuruma müracaat etmek zorunda olduğu; 18. maddesinde, müracaat etmiş olan bir öğrencinin ihtisası dahilinde kendisine teklif olunacak hizmeti kabule mecbur olduğu; 19. maddesinde, geriye çağrılan öğrenci ile tahsillerini bitirerek iki ay içinde yurda dönmeyen, 17. ve 18. maddeler uyarınca müracaat ve teklif olunan hizmetleri kabul etmeyen öğrencinin tahsil masraflarını faizleriyle birlikte ödemek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
1416 sayılı Kanun’un 01/03/2014 tarih ve 6528 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle değişik 21. maddesinde, bu Kanun uyarınca mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerin, öğrenimlerini başarıyla tamamladıktan sonra mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere, adlarına gönderildikleri kurumların ilgili kadrolarına atanacakları belirtilmiş, aynı Kanun ile 1416 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3. maddede de, 21. madde hükümlerinden, yurt dışına eğitim amacıyla gönderilenlerden öğrenimlerini tamamlayıp mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmeye başlayanlar (bu yükümlülüklerini bitirenler dahil) ile halen yurt dışında eğitimlerine devam edenlerin de yararlandırılacağı belirtilmiştir.
03/06/2021 tarih ve 7326 sayılı Kanun’un 15. maddesiyle 1416 sayılı Kanun’un 21. maddesine eklenen 6. fıkrada ise, yükseköğretim kurumları adına yurt dışına gönderilenlerden doktora öğrenimlerini başarıyla tamamlayanların, mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere adına öğrenim gördükleri yükseköğretim kurumunun atama kriterlerini karşılamaları şartıyla doktor öğretim üyesi kadrolarına, atama kriterlerini sağlamamaları halinde ise öğretim görevlisi kadrolarına atamasının yapılacağı öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere, gerek davacının yurt dışına gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerinde gerekse sonradan yürürlüğe giren hükümlerde, 1416 sayılı Kanun kapsamında lisansüstü öğrenim görmek amacıyla mecburi hizmet karşılığında yurt dışına gönderilenlerin söz konusu öğrenimlerini başarıyla tamamlamaları halinde, mecburi hizmet yükümlülüklerini ifa etmek üzere adlarına gönderildikleri kurumların ilgili kadrolarına atanacakları, eğitimlerinde başarısız olanların ise kendilerine yapılan tahsil masraflarını faiziyle birlikte ödemek zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.
Dolayısıyla, yüksek lisans ve doktora öğrenimi için yurt dışına gönderilen ve doktora öğrenimini tamamlamadan yurda dönen davacının, öğrenimini gönderiliş amacına uygun bir dereceyle tamamlayamaması nedeniyle kendisine yapılan yüksek lisans ve doktora öğrenimi masraflarını faiziyle birlikte ödemek zorunda olduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar, davacının yurt dışına gönderildiği tarihteki Milli Eğitim Bakanlığı uygulamasında, yüksek lisans öğrenimlerini tamamladıktan sonra doktora öğrenimine başlayıp doktora derecesini almadan yurda dönenlere herhangi bir tazminat alınmadan görev verildiği anlaşılmakta ise de, söz konusu uygulamanın 1416 sayılı Kanun’a aykırı olması nedeniyle davacı yönünden haklı beklenti oluşturmayacağı da açıktır.
Bu durumda, Milli Eğitim Bakanlığı Makamının . tarih ve . sayılı olurunda yer alan “doktora süresine tekabül eden kısmın ise tazminatını ödemeleri” ibaresi ile yüksek lisans ve doktora yapmak üzere 1416 sayılı Kanun kapsamında yurt dışına gönderilen davacının gönderiliş amacına uygun bir derece ile yurda dönmediğinden bahisle Hazineye olan doktora borcunun ödenmesi ve senet alınmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğünün . tarih ve E.. sayılı işleminde hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 01/06/2022 tarih ve E:2019/5577, K:2022/3667 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 30/11/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen 01/06/2022 tarih ve E:2019/5577, K:2022/3667 sayılı kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
No Comments