TBMM Anayasa Komisyonunda, dün başlayan başörtüsüne anayasal güvence getirecek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sürerken uzmanlar, kanun teklifiyle hem başörtülü hem de başörtüsüz kadınların özgürlüklerinin anayasa kapsamına alınacağını belirtiyor.
İstanbul 2 No’lu Baro Başkanı Avukat Yasin Şamlı ve avukat Selma Öztürk Pınar, AA muhabirine, Anayasa Komisyonunda temel hak ve özgürlükler kapsamında başörtüsüne sağlanması planlanan güvenceyle ilgili değerlendirmede bulundu.
Şamlı, darbeci zihniyetler tarafından Türkiye gündemine başörtü yasağının yerleştirdiğini, binlerce kadının bu nedenle okullarından atılıp kamudan ihraç edildiğini anımsatarak, “Başörtüsü yasağı, milletimizin inanç ve değerlerine karşı açılmış savaşın parçasıdır. Bu yasak özü itibarıyla yabancı kökenlidir. Milyonlarca kişisel dramın kaynağıdır. Bu yasak nedeniyle binlerce üniversite öğrencisi genç kız üniversitelerinden oldu. Binlerce öğretmen görevlerinden atıldı. Lise öğrencisi çocuklar akıl almaz, insanlık dışı baskılara tabi tutuldu.” dedi.
Uygulanan başörtüsü yasağının temelde anayasanın “Eğitim ve Öğrenim Hakkı Ve Ödevi” başlığını taşıyan 42. maddesinin “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz” hükmü ile din ve inanç özgürlüğü maddelerini ihlal ettiğini dile getiren Şamlı, şöyle devam etti:
“Yasak anayasanın ‘Din ve vicdan hürriyeti’ başlığını taşıyan 24. maddesinin ‘Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir’ hükmünü, ‘Düşünce ve kanaat hürriyeti’ başlığını taşıyan 25. maddesinin ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir’ hükmünü, ‘Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ başlığını taşıyan 26. maddesinin ‘Herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir’ hükümlerini ihlal ederek uygulanmıştır. Farklı ifadeyle başörtüsü yasağı uygulanırken anayasanın birçok hükmü ayaklar altına alınmış, hukuk ihlal edilmiştir. “
– “Başörtüsü kullanmayan kadınlara da anayasal güvence getiriliyor”
Şamlı, yasağın temelli olarak kaldırılması ve başörtüsü kullanmanın anayasal güvence altına alınmasının hukuka aykırı uygulamalar karşısında son derece isabetli olacağının altını çizerek, “Türkiye’de başörtüsü özgürlüğünün bugün genel kabul görmüş olması acılarla dolu yasakçı yakın tarihi ortadan kaldırmıyor. Çok yakın zaman öncesine kadar başörtüsü özgürlüğünü savunmak iktidar partisi hakkında açılan kapatma davasına gerekçe yapılmıştı. Ülkemiz maalesef bu yargı cinnetlerini yaşadı.” değerlendirmesinde bulundu.
Başörtüsüne anayasal güvence sağlanmasının, başörtüsü kullanmayan kadınlar için de güvence sağlayacağına dikkati çeken Şamlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada dikkat etmemiz gereken hususlardan biri de başörtüsüne getirilen anayasal güvence başı açıklığa da getirilmektedir. Doğru olan da budur. Din ve ifade özgürlüğü kişinin bir dini seçme özgürlüğünü içerdiği gibi bir dini seçmeme özgürlüğünü de içermektedir. Esasen kişiye kendine özgü karakterini kazandıran da bu özgürlüktür. Aksi takdirde kişi olmadığı gibi görünecek ve tercihinin de bir önemi kalmayacaktır.”
– “Kimse başörtü kullanmayanı zorlayamaz, kullananı da cezalandıramaz”
Avukat Selma Öztürk Pınar, başörtüsüne sağlanacak anayasal güvence formülünün 28 Şubat gibi bir dönemi yaşayan kadınlar için çok önemli olduğuna vurgu yaparak, sorunun uzlaşma yoluyla çözülmesinin daha kıymetli olacağını, ancak muhalefetin meseleye yaklaşımının gayri ciddi olduğunu söyledi.
Pınar, şöyle devam etti:
“Muhalefetin ‘başörtülüleri önemsiyoruz’ diyerek bir şeyler yapmak istiyor gibi görünmesine rağmen dini inanç gereği başörtüsünün korunması için ciddi adım atmadığını görüyoruz. Oysa bu ülkede dini inanç gereği takılan başörtüsünün korunması gerekirken bu durumun laikliğe aykırı bir tehdit olduğu iddiası ve düşüncesinin kabul edilir yönü yok.”
Selma Öztürk Pınar, başörtüsüz bir kadının başını örtmeye zorlanamayacağı gibi başörtülü bir kadının da haklarından mahrum bırakılıp cezalandırılamayacağını, aksinin hukuk devleti ve insan haklarına aykırı olduğunu kaydetti.
İngiliz hava yolu şirketi British Airways’in, başörtülü çalışanları için uygulamaya koyduğu yeni kıyafetlere işaret eden Pınar, “British Airways, bu sene üniformalarında başörtüsüne yer verdi. Başörtü kullanmak isteyen çalışanlarına adapte edilebilecek biçimde kıyafetler hazırladı. Bu gayet makul bir yaklaşım ve bu işin istenildiği zaman çözülebileceğini gösteren bir örnek. Başka ülkelerde de benzeri örnekleri görürken bizde bu konunun hala tartışılıyor olması hakikaten abesle iştigal.” ifadesini kullandı.
Pınar, başörtüsünün dünyada kamusal alanda kullanımıyla ilgili örnekleri anımsatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Birleşik Krallık ve Kanada gibi ülkelerde başörtüsü yasağı diye bir tartışma söz konusu değil. Bu ülkelerde başörtülü polisler var ve başörtülü kadınların farklı alanlarda çalışması mümkün. Diğer bir örnek de seküler devlet yapısına sahip Almanya’da son yıllarda başörtüsüyle ilgili hukuki süreçler olmuş ve bunların sonucunda birçok kez başörtülü kadınların lehine veya tarafların uzlaşmasına bırakılan kararlar çıkmıştır. Almanya’da başörtülü kadınlar öğretmenlik yapabilmektedir. Her konuda olduğu gibi küresel vicdanı temsil eden ve kendi toplum değerleriyle barışık şekilde kadın hakları ve inanç özgürlüğü açısından dünyaya pozitif mesaj veren bir Türkiye’nin başörtüsünü anayasal güvence altına alması isabetli olacaktır.”
– Başörtüsünün anayasal güvence altına alınması süreci
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim 2022’de yayımladığı video ile başörtüsü konusuyla ilgili tartışma başlamıştı. “Helalleşme açılımının” parçası olarak başörtüsüne yasal güvence sağlayacakları vaadinde bulunan CHP lideri, “Bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Değişmeyi ve öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı.” ifadesini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Yasal düzenlemeye ihtiyaç yok. Senin yanında hiç hukukçu yok mu? Bu işler aşıldı artık. Burada yapılması gereken bir şey var. Eğer samimiysen, eğer dürüstsen, gel anayasa değişikliğini yapalım ve bunu tamamen masadan kaldıralım.” demişti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde 10 Ekim 2022’de yapılan kabine toplantısında da ele alınan konuda anayasal güvencenin sağlanması için çalışmaların başlatılacağı açıklanmıştı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da başörtüsüne anayasal teminat sağlamak için hazırlanan taslak metnin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletildiğini belirtmişti.
TBMM Anayasa Komisyonunda, dün başörtüsüne anayasal güvence getiren ve evlilik birliğini tanımlayan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri başlamıştı.
No Comments